Kadın, Nasyonal-sosyalizm dönemindeki erkek egemen sistemin ve iktidar yapısının hem nesnesi hem de mağduru olmuştur. Zira ideolojik içerimlerle anneliğe değer atfedilmesi, doğurganlığın teşvik edilmesi, zorla kısırlaştırma ya da anti-natalist politikaların temelini Nazilerin cinsiyet ayırımcılığına dayalı dünya görüşü oluşturmaktaydı. Nazi ideolojisine göre görev bilinci yüksek her Alman kadını, ulusunun bekası için annelik görevini sahiplenmeli ve devletle ilgili bütün meseleleri erkeklere bırakmalıydı. Kadına biçilen rol, ulusun kaynağı ve koruyucusu olarak sahip olduğu yüksek ırksal mirası dünyaya getirdiği çocuklarla geleceğe aktarmasıydı. Bu nedenle kadının özgürleşmesini savunan ve ona farklı bir yaşama tarzı teklif eden her düşünce, toplumsal cinsiyet düzenini yok etmeyi hedefleyen Yahudi aklının bir icadı olarak değerlendirilmekteydi. Fakat süreç içerisinde Nazilerin ideolojik tasarımı ile modern endüstriyel devletin gerçekliği arasında makas açılacak ve haliyle tutarsızlıklar ortaya çıkacaktı. Bu çalışma, kadının Nazi rejimindeki rolü ve konumunu analiz etmeyi, Nazilerin kadın ideali ile toplumsal gerçeklik arasındaki çelişkileri tartışmayı ve Türkçe literatürde ihmal edilen bir konuyu ele alarak kadın araştırmaları alanına katkı sunmayı amaçlamaktadır.
Alan : Filoloji; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|