İlk örnekleri Arap edebiyatında görülen ve Allah’ın doksan dokuz isminin çeşitli usullerle şiir içerisinde gizlenmesi şeklinde başlayan muammalı şiir söyleme geleneğinin kapsamı tarih içinde genişleyerek insana ait isim ve lakapları da konu edinmiş ve kendine has kurallara sahip bir edebî tür olan muammayı meydana getirmiştir. Muamma, Türk edebiyatına, diğer klasik biçim ve türler gibi Fars edebiyatından geçmiştir. Klasik Türk edebiyatının Osmanlı sahasında 15. yüzyıldan itibaren bazı eserlerin içerisinde müstakil örnekleri görülen muammalar, 16. yüzyılda Emrî ve Kınalı-zâde Alî’nin girişimi ile rağbet görmeye başlamış ve 19. yüzyıla değin şairlerin divanlarında ve mecmualarda yer bulmaya devam etmiştir. 16. yüzyılda, Edirne’de Emrî’nin edebî muhitinde yetişmiş olan Ubeydî, klasik Türk edebiyatında en çok muamma kaleme alan şairlerden biridir. Divanında ve çeşitli mecmualarda 161 muamması tespit edilen şair, müstakil bir şiir fenni ya da ilmi olarak kabul edilen muammacılığı, türün Osmanlı sahasında yerleşmesini sağlayan Emrî ve Kınalı-zâde Ali’nin Edirne’deki edebî muhitinde, şiirde usta kabul ettiği Emrî’den öğrenmiş olmalıdır. Çalışmamızda Ubeydî’nin, divanında yer alan 159 muammaya ek olarak bir muamma mecmuasında bulunan iki farklı beyitle birlikte 161 muamma bir araya getirilerek bu türde eser verenler arasında önemli bir yeri olan şairin şimdiye kadar tespit edilen tüm muammaları toplanmış oldu, divanında muammaların yer aldığı muammeyat faslının tıpkıbasımı ve muammalardan bazılarının çözüm örnekleri verildi.
Alan : Filoloji
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|