Bir peygamberin peygamberliğini ispat, ancak hiç şüphe taşımayan kesin bir delille mümkün olabilir. Bu kesin delil de, ya onun gösterdiği mucizeyi duyu organıyla bizzat görmek ya da kesin bilgi ifade eden mütevatir bir haberle o mucizeden haberdar olmakla olur. Mutezileye göre, bir peygamberin nübüvvetinin ispatı için mucize temel şart değildir. Onlara göre teblîğin ulaşıp ulaşmamış olması esastır. Eğer bir kimseye peygamberin teblîği ulaşmışsa, bu onun için yeterlidir. Bir peygamber sadece teblîğde bulunur. Mutlaka bir mucize göstermek zorunda değildir. Fahruddîn er-Râzî, Peygamber olarak gönderilen bir şahsın, kendi nübüvvetini insanlara ispat etmek için mutlaka bir mucize ortaya koyması gerektiğini belirterek, bu konu üzerinde önemle durmaktadır. Çünkü iddia ettiği dava, tabiatı gereği çok büyük ve muazzam bir davadır. Allah tarafından insanlara elçi olarak gönderilmiş olduğunu iddia etmek kadar büyük bir dava olamaz. İşte böylesine büyük bir dava ile ortaya çıkan bir kimsenin, bu davanın şanına yakışır bir biçimde hiçbir beşerin benzerini yapamayacağı bir mucize ortaya koyması lazımdır ki, bu mucize ile hem davasını ispat etmeli hem de insanların kalplerindeki şüphelerin izale olmasına yardım etmelidir.
Alan : İlahiyat
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|