18. yüzyılda Osmanlı Devleti eski gücünü kaybetmeye başlamıştır. Bu yüzyılda Osmanlı Devleti’nin batılı devletlerden geri kaldığı ortaya çıkmış; ancak kültür ve edebiyat hayatı bu gerilemeden pek etkilenmemiştir. Bu asırda edebiyatın gelişiminde bir değişiklik olmamış, bunun yanında İran tesiri azalmıştır. Bu dönemdeki şairlerden birisi de İsmail Hikmetî’dir. Şair, Edirne’de yaşamıştır. M.1741 yılında Edirne’de vefat eden Ahmed Sâkî’nin halifesi olmuştur. İsmail Hikmetî’nin Divanı yanında Tuhfe-i Nâ-dîde isimli bir eseri vardır. Şair, Tuhfe-i Nâ-dîde isimli eserinde İbrahim Şâhidî’nin Tuhfe’sinden etkilenmiştir. Bu eserde çeşitli Farsça kelimelerin anlamı verilmiştir. İsmail Hikmetî Divanı’nın bugünkü bilgimize göre dört nüshası vardır. Bu nüshalar Amerika Birleşik Devletleri Princeton Üniversitesi Kütüphanesi’nde, Yapı Kredi Sermet Çifter Araştırma Kütüphanesi’nde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı Osman Ergin Yazmaları bölümünde ve Süleymaniye Kütüphanesi Uşşaki Tekkesi bölümünde bulunmaktadır. Divanın ilk kısmında dibâce vardır. Eserde 131 kaside, 430 gazel, 38 murabba, 11 muhammes, 10 müseddes, 6 müsemmen, 2 muaşşer, 3 kıta, 3 mesnevi, 11 müfred olmak üzere 645 manzume vardır. Hikmetî Divanı’nda din ve tasavvuf önemli bir yer tutar. Divanda tasavvufa ait terimlere, kelimelere ve tamlamalara yer verilmiştir. Şair, şiirlerinde yer yer beşeri aşkı da işlemiştir. İsmail Hikmetî, 1773 yılında Edirne’de vefat etmiştir. Bu makalemizde İsmail Hikmetî’nin hakkındaki bilgileri değerlendirdikten sonra, onun eserlerinden yola çıkarak kendisini bilim dünyasına tanıtmaya çalışacağız.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|