Stalk, son dönemlerde sosyal medya ağlarında iz sürme şeklinde kavramsal bir anlam kazanmıştır. İzi süren özne olan “Stalker” belki deetkili ve sarsıcı şekilde bir Tarkovski filmiyle izleyicilerin hayatına girmişti. Stalker girilmesi yasak olan bölgeye giden izi süren bir rehberdir; bilinmeyene, merak edilene ve görülmek istenene ulaştıran bir vasıta. Bu bilinmeyen bölgenin (zone), günümüzde çevirim içi sosyal ağlar bir benzerini oluşturmuş ve gerçek dünyada, gerçek iletişimin izinden uzaklaşan birey sanal bir gerçeklik inşası arayışıyla hem kendi izinin sürüleceği bir benlik yaratma ihtiyacı edinmiş hem de bu bölgede başkalarının izini sürer hale gelmiştir. İzi sürülen özne bulunduğu bu bölgede, kendinin bilinmeyenler (stalkerlar) tarafından da izlendiğinin bilincinde olarak benliğini sürekli yeniden çerçeveler. Bu teşhir, gözetlendiğinin bilincine sahip olduğu sürece devam eder ve kişi benliğini, izini sürenlerin eline teslim eder. İzi sürülen özne olan ben bulunduğu bölgede temsil edilen/çerçevelenen imgesiyle, aslında artık stalker’a kendini sunmuş olan nesneye dönüşmüştür. Bu bağlamda çalışmamız, sosyal medyada kişinin kendini seyirlik bir imge/nesne olarak nasıl çerçevelediğini tartışmayı amaçlamaktadır.
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|