Farklı yapı kültürlerinin kavranması açısından geleneksel yerleşmeler önemli bir kaynaktır. Yerel mimari olarak da adlandırabileceğimiz ve Fransızca ve İngilizce tanımı ile “vernaculaire-vernacular mimari”, toplumun sahibi bulunduğu kültürün, doğrudan doğruya ve bilinçsizce belirli ihtiyaçlar çerçevesinde maddeye dönüşmesidir. Başka bir deyişle, o toplumun mimar, mühendis vb. gibi uzmana ihtiyacı olmadan kendisi için ideal mekanı ve çevreyi meydana getirmesidir (Sezgin 1984:4). Geleneksel yerleşmelerde konut dokuları, üretimin yapıldığı ve hayatın temel gereksinimlerine yanıt veren düzenler içerirler. Tek defaya özgü, teknolojiden bağımsız, kendi olanakları ile üretilen, deneyime yaslı örnekler, yaşam koşullarının, teknolojik gelişmelerle birlikte değişimi ile anlam ve içeriklerini kaybederler. Yüzlerce yıllık deneyimlerin sonucunda, kültür, çevresel koşullar ve gündelik yaşamın gerektirdiği gereksinimler çerçevesinde çeşitlenen ve tüm Anadolu geneline yayılan bu özgün yapıların, modernleşme süreci ile birlikte aynılaşan bir örnek konut alanlarına dönüşmesi düşündürücüdür. Yaşamın gerektirdiği her türlü eyleme, zamansal değişimlere imkan tanıyan aynı zamanda az ve öz materyalle sonsuz çeşitlilikte çözümlenebilme esnekliği taşıyan niceliğin değil niteliğin önemli olduğu konutlar çağdaş konuta kaynaklık edebilir mi? Bu makalenin amacı uzun yılları kapsayan bir deneyimin ve üretimin sonucu olan ve kökeni Orta Asya çadırına uzanan Türk evi mekan kurgusunun programatik yapısının güncel program içerikleri ile tartışılmasıdır. Bu tartışmada çadırdan odaya, odadan Türk evi mekan kurgusuna, deneyim ile üretilen konutun programatik yapısında değerli bulunan yapıların kavranması amaçlanmaktadır.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Mimarlık, Planlama ve Tasarım; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|