Tanrı dışındaki varlıkların nasıl vucûd bulduğu sorusuna iki farklı yanıt verilmiştir: 1) Doğrudan ve bir anda yoktan vuku bulan yaratma; 2) İlk’ten varlığın bir anda feyezan etmesi şeklindeki Sudûr nazariyesi. Yoktan yaratma anlayışını savunanlarınönemli kaygılarından birisi, Tanrı’nın yaratıcı sıfatını ve Tanrı ile yaratılmışlar arasındaki farklılığın öne çıkarılması iken, Tanrı’nın mutlak basitliğini esas alan Sudûr nazariyesininönemli özelliği, var olan her şeyin, nihai kaynağı olan Tanrı’dan tedricen feyezan ettiğini ileri sürmesidir. İkinci görüşün İslam düşüncesindekiönemli temsilcisi olan İbn Sīnā, Neo-Platonik Sudûr nazariyesini kısmen kabul etmekle birlikte, görünürde İslam teolojisi ile bağdaşmayan meseleleri yeniden yorumlamıştır. Bu çalışmamızda, ilk olarak İbn Sīnā’nın Sudûr nazariyesini ana hatlarıyla değerlendirdikten sonra Aquinas’ın, İbn Sīnā’nın Sudûr nazariyesine yönelttiği, sudûrun zorunlu ve gayr-i ihtiyarî bir şekilde gerçekleştiği; şeylerin kesretinin ‘birden yalnızca bir çıkar’ ilkesi bağlamında açıklanamayacağı, sudûrun bir maksadının olup olmadığı vb. hususlarındaki eleştirilerinin haklılık değerini tartışacağız
Alan : İlahiyat
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|