Dijitalleşmenin her alanda olduğu gibi 21. Yüzyıl dünyasında iletişim biçimlerini de değiştirdiği görülmektedir. Bu süreci sadece teknolojik bir devrim olarak değerlendirmek yetersiz kalmaktadır. Dijital çağ, kendi özgün kültür yapısını da geleneksel kültürün üstüne ikame etmeye başlamıştır. Bunun sonucu olarak da, bireylerin günlük yaşam tarzları, kültürel alışkanlıkları, hatta psikolojik refleksleri günden güne kabuk değiştirmekte, dijitalleşmenin hızına uyarlanmakta güçlük çeken geleneksel yaşam tarzları etkisini yitirmektedir. Kimi iletişimcilerin “nomofobi” veya “FoMO”, kimilerinin de “internet (sosyal medya) bağımlılığı” olarak nitelendirdiği dijital huzursuzluk, aslında, iletişimin ve zamanın hızına yetişme endişesinden kaynaklanmaktadır. Bu endişe, bireylerdeki gündelik yaşam reflekslerini de yeniden düzenlemekte, kendi içselliğine çekmektedir. Bireyin kendi özgün kimliğinden bağımsız olarak, onu kuşatan değerler sistemi, bu yeni süreci yönetmektedir. Bireye düşen ise bu sürece ne kadar uyarlanıp uyarlanmadığını yaşayarak görmekten ibarettir. Bireyin yeni uyarlandığı veya reddettiği bu süreç, aynı zamanda dijitalleşmenin de gelişme evresidir. Kısacası, iletişimin ve zamanın hızına yetişme endişesi, dijitalleşmenin neden olduğu sosyal bir semptomdur. Bireyin buna nasıl rıza gösterdiği veya bu zincirlerden nasıl kurtulacağı ise trajik bir soru işareti olarak belirmektedir. Bu çalışma, dijital huzursuzluk olgusunu “Serbest Zaman” ve Erving Goffman’ın “gündelik hayat sosyolojisi” kavramları çerçevesinde tartışarak, yeni iletişim teknolojilerinin bireyde oluşturduğu kültürel değişimlerin yönünü anlamayı amaçlamıştır.
21 as in all areas. In the century, it has also changed the forms of communication. This process remains insufficient to be regarded as a technological revolution. The digital age has also begun to build its original cultural structure above the traditional culture. As a result, individuals’ daily lifestyle, cultural habits, and even psychological reflections change the cortex from day to day, losing the influence of traditional lifestyle, which is difficult to adapt to the speed of digitalization. The digital discomfort that some communicators call "nomofobia" or "FoMO" and some call "internet (social media) dependency" is actually due to anxiety of getting to the speed of communication and time. This anxiety also reorganizes the daily life reflections in individuals, attracting to their own interiority. Regardless of the individual’s original identity, the system of values surrounding him, manages this new process. It is the one who sees how much he is adjusted and not adjusted. This process that the individual is just adapted or rejected is also a stage of development of digitalization. In short, anxiety of getting to the speed of communication and time is a social symptom caused by digitalization. How a person is agreeing to it or how to get rid of these chains is a tragic question sign. This study aimed at discussing the phenomenon of digital discomfort within the framework of the "Free Time" and Erving Goffman's "day life sociology" concepts, understanding the direction of cultural changes that new communication technologies create in the individual.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Mimarlık, Planlama ve Tasarım; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|