Özet:

Amaç: Pap smear testi serviks kanserinin erken tanı ve tedavisinde çok önemli bir tarama yöntemidir. Bu çalışmanın amacı, smear testinde anormallik saptanan olguların yönetiminde kolposkopi ve patolojik incelemenin öneminin belirlenebilmesidir. Yöntemler: Bu çalışmada 2014-2016 yılları arasında Düzce Atatürk Devlet Hastanesi Jinekoloji Polikliniği’ne başvuran 12.381 hastanın Bethesda sınıflamasına göre Pap Smear testi sonuçları ve kolposkopi eşliğinde alınan sitopatoloji sonuçları değerlendirilmiş ve karşılaştırılmıştır. Bulgular: 12.381 olgunun 498’inde anormal sitolojik bulgular saptandı (% 4,02). Anormal sitolojilerin içerisinde önemi bilinmeyen hücreler (ASCUS) % 1,9, Atipik Glanduler Hücreler (AGUS) % 0,4, Düşük Dereceli Skuamöz İntraepitelyal Lezyon (LGSIL) %1, Yüksek Dereceli İntraepitelyal Lezyon (HGSIL) % 0,1, Atipik Skuamöz Hücrelerin Dışlanmadığı Grup (ASC-H) % 0,4 olarak saptanırken, anormal sitolojilerin servikal intraepitelyal lezyonlara oranı 2,1 olarak saptandı. Pap Smear’de anormal sitolojik bulgu saptanan olguların pozitif öngörü değerleri ASCUS için %21,7, LGSIL için %41,9, HGSIL için %100, AGUS için %12,5 ve ASC-H için %50 olarak hesaplandı. Sonuç: Pap Smear testi, ucuz ve kolay bir yöntemdir. Serviks kanserinin erken tanısı Pap smear testi sayesinde mümkündür. Servikal sitolojinin klinik uygulamalarda güvenilir şekilde kullanımı ise biyopsi doğrulaması ile mümkündür. Farklı toplumlarda epitel hücre anomalisi oranı değişken olabildiği için atipik skuamöz hücre  (ASH) / servikal skuamöz intraepitelyal lezyon (SIL) oranı kalite yöntemi açısından daha net bir veri olarak değerlendirilmektedir.  

Anahtar Kelimeler: