Vakıf müessesesinin menşei hakkından birçok görüş olmakla birlikte vakfın, İslam dininin yardımlaşmaya teşvik edici âyet ve hadislerinden ilham alan, hukûkî prensipleri İslam dininin kurallarına göre şekillenen bir İslam müessesesi olduğunu söylemek mümkündür. Osmanlı Devleti de diğer İslam devletlerinde olduğu gibi vakıf sisteminin temelini İslam hukukuna dayandırmıştır. İslam dinine göre vakıf kurmadaki en önemli unsur Allah’a yakın olma yani Allah’ın rızasını kazanma gayesidir. Dolayısıyla vakıf kurmada kişinin dini, mezhebi ve milliyeti önemli değildir. Osmanlı devletinde Müslüman ve gayrimüslimlerin kurduğu birçok vakıf vardır. Ancak gayrimüslimler doğrudan kiliselere, manastırlara veya havralara, bunların tamir ve inşası ile Tevrat ve İncil’in basım ve dağıtımına yönelik vakıflar kuramazlardı. Ancak gayrimüslimler kilise, manastır ve havraların fukarasına harcanmak üzere vakıflarda bulunabilirlerdi. Gayrimüslimler bu şartı kullanmak suretiyle dolaylı yollardan mabetlerine vakıflarda bulunmuşlardır. Bunun dışında Osmanlı devletinde gayrimüslimler sosyal gaye ve beledî hizmetler (çeşme-yol vb.) amacıyla vakıflar kurabilmişlerdir. XVIII. yüzyılda yaşamış olan Edirneli Keresteci Agop’un vakfı, sosyal ve beledî hizmet amaçlı bir vakıf olup, çeşme, yol, kilise fukaraları ve hastaları konu almaktadır. Agop tarafından kurulan vakfın vakfiyesinde vakfedilen mallar, vakıfta kimlerin çalışacağı, çalışan kişilerin ne kadar ücret alacağı, vakıf gelirlerinin nerelere hangi miktarda dağıtılacağı, vakfın hukukî yönü vb. hususlar detaylı bir şekilde yer almaktadır. Edirneli Keresteci Agop’un vakfiyesi bu yönüyle Osmanlı Devleti’nin XVIII. yüzyıl sosyo-kültürel ve ekonomik hayatı hakkında bilgi vermektedir
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|