Kant, insanın kötülüğe doğal bir eğilimi olduğunu iddia ederek bu eğilimi özgürlüğün gerçekleşmesine yönelik bir zemin olarak sunar. Özgür bir varlık olan insanın ahlak yasasına, dolayısıyla ödev ahlakına uygun eylemlerde bulunmasını kötülükten kaçınmak için zorunlu görür. Adorno ise mevcut dünyada Kant’ın varsaydığı türden bir özgürlükten bahsedilemeyeceğini iddia eder. Negatif ahlak felsefesinden hareket eden Adorno, Kant’ın ödev ahlakının mevcut kötülüğü meşrulaştırma aracına dönüşebileceğini göstermeye çabalar. Bu makale Kant’ın özgürlük-kötülük ilişkisi bağlamında radikal kötülük doktrinini nasıl temellendirdiğine ve Adorno’nun Kant’a yönelik itirazlarının negatif ahlak felsefesi bağlamında nasıl ele alınabileceğine odaklanmaktadır.
Kant claims that man has a natural tendency to evil and provides this tendency as a ground for the realization of freedom. A free being considers it compulsory that a person should act in accordance with the moral law, and therefore in accordance with the moral duty, to avoid evil. Adorno claims that there is no such freedom in the present world as Kant presumed. Adorno, moving from the negative moral philosophy, tries to show that Kant’s task morality can turn the present evil into a means of legitimation. This article focuses on how Kant founded the doctrine of radical evil in the context of the freedom and evil relationship and how Adorno’s objections to Kant can be addressed in the context of the negative moral philosophy.
Journal Type : Uluslararası
Relevant Articles | Author | # |
---|
Article | Author | # |
---|