Türkiye’de her alanda yoğun bir merkezileşme yaşanmaktadır. 6360 sayılı kanun ile yerelde merkezileşme gerçekleştirilmiştir. Yerel yönetimler, mahalli müşterek ihtiyaçları karşılamak, merkezileşmenin sakıncalarını gidermek için kurulurlar. Belediye kentsel, köy yönetimleri ise kırsal alan yerleşimlerinin yönetimleridir. Tarımsal hayatın merkezinde olan köyler 1924 yılında çıkarılan 442 Sayılı Köy Kanunu ile yönetilmektedir. 96 yıldır çağın gereklerine uygun köy kanunu hazırlanmamıştır. Yeni bir köy kanunu hazırlamak yerine, köyler, 30 büyükşehir belediyesinde, yerel yönetim birimi olmaktan çıkarılmışlardır. Köylerin tüzel kişiliği kaldırılarak mahalle yapılmışlardır. Ağırlıklı olarak tarım ve hayvancılık ile uğraşan seyrek nüfusa sahip köyler, karşıt unsurlar ile tanımlanan kentlerin bir parçası haline getirilmiştir. Çıkarılan 6360 sayılı kanun ile köy yönetimlerinin tüzel kişilikleri kaldırılmış, kentsel alana dahil edilerek subsidiarite ilkesinin ve demokrasi uygulamalarına aykırı davranılmıştır. Köylerin kentlerle birleştiği, kırsal özellikten çok kentsel özellikler gösterdiği, geçiş alanları ile çevrilmiş kentler vardır. İstanbul ve Kocaeli illeri böyle kentlere örnek verilebilir. Böyle kentlerin olmasından hareketle toptancı bir yaklaşımla, etkinlik ve verimlilik adına 6360 sayılı yasa çıkarılmıştır. Bu çalışmanın amacı toptancı bir anlayış ile köy ve kente yaklaşımın sorun çözme değil sorun yaratma potansiyeli taşıdığını göstermektir. Sorun yaratma potansiyeli öncelikle subsidiarite ilkesi üzerinden tartışılmakta, yasanın köylerin kırsal niteliklerini değiştirmediğini, mahalli müşterek ihtiyaçlarının devam ettiği vurgulanmaktadır. Müşterek ihtiyaçlar devam ederken, köylerin kentleştirilmesi yeni ve zamanla ağırlaşacak sorunları ortaya çıkaracağı öngörülmektedir. Bunu gösterebilmek için çalışma kapsamında büyükşehir belediyesi olan illerdeki nüfus yoğunluklarına, kırsal ve yapısal alanlardaki değişimlerle birlikte bakılmaktadır. Böylece çalışma, 6360 sayılı yasaya ilişkin yapılan çalışmalara nüfus/mekânsal yayılım açısından farklı bir bakış ile katkı yapmayı hedeflemektedir. Çalışma kapsamında Mevcut istatistiki verilerin yıllar itibari ile karşılaştırılması yapılmaktadır. Sonuç olarak özel ihtiyaçlar devam ederken kırsal alana kentsel yayılmanın devam ettiği, nüfusun her kentte aynı yoğunlukta olmadığı halde aynıymış gibi ele alındığı ortaya konmaya çalışılmıştır.
Türkiye’de her alanda yoğun bir merkezileşme yaşanmaktadır. 6360 sayılı kanun ile yerelde merkezileşme gerçekleştirilmiştir. Yerel yönetimler, mahalli müşterek ihtiyaçları karşılamak, merkezileşmenin sakıncalarını gidermek için kurulurlar. Belediye kentsel, köy yönetimleri ise kırsal alan yerleşimlerinin yönetimleridir. Tarımsal hayatın merkezinde olan köyler 1924 yılında çıkarılan 442 Sayılı Köy Kanunu ile yönetilmektedir. 96 yıldır çağın gereklerine uygun köy kanunu hazırlanmamıştır. Yeni bir köy kanunu hazırlamak yerine, köyler, 30 büyükşehir belediyesinde, yerel yönetim birimi olmaktan çıkarılmışlardır. Köylerin tüzel kişiliği kaldırılarak mahalle yapılmışlardır. Ağırlıklı olarak tarım ve hayvancılık ile uğraşan seyrek nüfusa sahip köyler, karşıt unsurlar ile tanımlanan kentlerin bir parçası haline getirilmiştir. Çıkarılan 6360 sayılı kanun ile köy yönetimlerinin tüzel kişilikleri kaldırılmış, kentsel alana dahil edilerek subsidiarite ilkesinin ve demokrasi uygulamalarına aykırı davranılmıştır. Köylerin kentlerle birleştiği, kırsal özellikten çok kentsel özellikler gösterdiği, geçiş alanları ile çevrilmiş kentler vardır. İstanbul ve Kocaeli illeri böyle kentlere örnek verilebilir. Böyle kentlerin olmasından hareketle toptancı bir yaklaşımla, etkinlik ve verimlilik adına 6360 sayılı yasa çıkarılmıştır. Bu çalışmanın amacı toptancı bir anlayış ile köy ve kente yaklaşımın sorun çözme değil sorun yaratma potansiyeli taşıdığını göstermektir. Sorun yaratma potansiyeli öncelikle subsidiarite ilkesi üzerinden tartışılmakta, yasanın köylerin kırsal niteliklerini değiştirmediğini, mahalli müşterek ihtiyaçlarının devam ettiği vurgulanmaktadır. Müşterek ihtiyaçlar devam ederken, köylerin kentleştirilmesi yeni ve zamanla ağırlaşacak sorunları ortaya çıkaracağı öngörülmektedir. Bunu gösterebilmek için çalışma kapsamında büyükşehir belediyesi olan illerdeki nüfus yoğunluklarına, kırsal ve yapısal alanlardaki değişimlerle birlikte bakılmaktadır. Böylece çalışma, 6360 sayılı yasaya ilişkin yapılan çalışmalara nüfus/mekânsal yayılım açısından farklı bir bakış ile katkı yapmayı hedeflemektedir. Çalışma kapsamında Mevcut istatistiki verilerin yıllar itibari ile karşılaştırılması yapılmaktadır. Sonuç olarak özel ihtiyaçlar devam ederken kırsal alana kentsel yayılmanın devam ettiği, nüfusun her kentte aynı yoğunlukta olmadığı halde aynıymış gibi ele alındığı ortaya konmaya çalışılmıştır.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|