Kullanım Kılavuzu
Neden sadece 3 sonuç görüntüleyebiliyorum?
Sadece üye olan kurumların ağından bağlandığınız da tüm sonuçları görüntüleyebilirsiniz. Üye olmayan kurumlar için kurum yetkililerinin başvurması durumunda 1 aylık ücretsiz deneme sürümü açmaktayız.
Benim olmayan çok sonuç geliyor?
Birçok kaynakça da atıflar "Soyad, İ" olarak gösterildiği için özellikle Soyad ve isminin baş harfi aynı olan akademisyenlerin atıfları zaman zaman karışabilmektedir. Bu sorun tüm dünyadaki atıf dizinlerinin sıkça karşılaştığı bir sorundur.
Sadece ilgili makaleme yapılan atıfları nasıl görebilirim?
Makalenizin ismini arattıktan sonra detaylar kısmına bastığınız anda seçtiğiniz makaleye yapılan atıfları görebilirsiniz.
  Atıf Sayısı 2
 Görüntüleme 92
 İndirme 21
Kelam İlminin Bilimsel Kimliğiyle İlgili Tartışmaların Memlük Coğrafyasındaki Yansımaları
2020
Dergi:  
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi
Yazar:  
Özet:

13.-15. yüzyıllar arasındaki zaman diliminde özellikle Şam-Mısır hattında hâkimiyet kuran Memlükler döneminde dinî düşüncenin nasıl bir seyir takip ettiği sorusu, çeşitli açılardan incelenmeyi hak etmektedir. Memlük topraklarını yoğuran düşünce, aynı zaman diliminde başta Konya, Kayseri, Sivas olmak üzere Anadolu coğrafyasından, Tebriz merkezli olarak Bağdat, Şiraz, Belh, Merv hattında hüküm süren İlhanlı topraklarından, Semerkant ekseninde Anadolu, Orta Asya ve İran coğrafyasına hâkim olan Timurlular’dan, Delhi merkez olmak üzere varlığını sürdüren Delhi Sultanlığına ait topraklardan ve Mağrib hattında varlığını sürdüren Endülüs’ten beslenen kanallara sahiptir. Bu kanallar, İslam coğrafyasında üretilen düşüncenin Memlükler’in hâkimiyeti altındaki Şam-Mısır havzasına aktarılmasında önemli bir rol oynamıştır. İslam düşüncesinin on ikinci yüzyıldan sonraki seyrini, İbn Sînâcı felsefeyle karşılaşan dinî düşüncenin kendi akacağı yatağı bulma arayışı olarak görmek mümkündür. Bu açıdan bakıldığında bir taraftan Fahreddîn er-Râzî’nin (öl. 606/1210) gerek İbn Sînâcı düşüncenin imalarını açığa çıkarmaya gerekse kelam ilmine felsefî bir hüviyet kazandırmaya yönelik çabaları, diğer taraftan İbn Arabî’nin (öl. 638/1240) teori ve yöntem açısından meşşâî ve kelamî düşünceye yönelttiği eleştiriler, dinî düşüncenin o dönemdeki krizini aşmaya yönelik arayışları temsil etmektedir. Memlükler, söz konusu arayışların dinî düşüncenin hassasiyetleri ve duyarlılıkları açısından test edilip tartışıldığı bir süreçte tarih sahnesinde kendisine yer bulmuştur. Bu tabloda kelam düşüncesi açısından cevaplanmayı bekleyen soru, kelam ilminin, temel iddia ve kabullerini terk etmeden İbn Sînâ metafiziğinin temel kavram ve nosyonlarıyla dönüştürülüp geliştirilmesine yönelik çabanın, dayanakları, yöntemi ve tazammunları açısından dinî düşüncenin temel kodlarıyla uyumlu, meşru bir zeminden hareket edip etmediğidir. Bu bağlamda, kelam düşüncesi özelinde, birbirleriyle etkileşim halinde olan üç çizginin varlığı göze çarpmaktadır: i. Şemseddîn Eykî (öl. 697/1298), Safiyyüddîn el-Hindî (öl. 715/1315), Şemseddîn İsfahânî (öl. 749/1349), İbn Şerefşah (öl. 715/1315), Tâceddîn Tebrîzî (öl. 746/1345), İbn Mübârekşâh (öl. 784/1382’den sonra), İbnü’l-Hümâm (öl. 861/1457), Şemseddîn Bisâtî (öl. 842/1439) gibi düşünürlerce temsil edilen felsefî teoloji. ii. Temsilini özellikle Tâceddîn Sübkî (öl. 771/1370) ve o çizgideki düşünürlerde bulan usûlü’d-dîn’i tesise yönelik teoloji. iii. İbn Teymiyye’nin (öl. 728/1328) felsefî kelam eleştirisi. Râzî ve takipçileri ile birlikte şekillenen birinci tavır, felsefî kelamın Memlük topraklarındaki yansımasını temsil etmektedir. Felsefî kelam projesi hem İbn Sinacı felsefenin imalarını ortaya koyup onunla hesaplaşmayı hem de kelam ilminin felsefî kavram ve kategorilerle dönüştürülmesini içeren iki yönlü bir süreci içeriyordu. Bunun iki yönlü oluşu, Memlük düşünürleri arasında ikinci ve üçüncü yaklaşımların ortaya çıkmasına yol açtı. İkinci yaklaşım, felsefî kelam projesinin dinî düşüncenin temel ilkelerini, hassasiyet ve duyarlılıklarını yok saydığını ileri sürenlere karşı, onun, usûlü’d-dîn’i inşa etmenin bir aracı olduğunu ortaya koymak suretiyle meşruiyetini savunan bir çizgiyi temsil etmektedir. Gerek mantığın bir araç olarak kullanılmasının gerekse felsefî kavram ve şemaların kelam ilmine entegre edilmesi sürecinin, kelamcılarla filozofları aynı meseleleri tartışabilecek bir zeminde buluşturması, bu tavrın en önemli ve güçlü yönü gibi görünmektedir. Diğer taraftan bu yaklaşımın yüzleşmek zorunda olduğu en önemli sorun, bir düşünce geleneğinin, farklı metafizik ilkelere dayanan bir felsefî dizgeden birtakım kavram ve kategorileri alarak dönüşmesinin onun aslî hüviyetini paradigmatik bir değişime uğratıp uğratmayacağıdır. Üçüncü yaklaşım, kelam düşüncesinin Fahreddîn er-Râzî ile birlikte geçirdiği dönüşümü düşünsel-tarihsel akışın doğal bir parçası olarak değerlendiren önceki iki görüşe karşıt olarak, bunu, dinî düşüncenin tarih boyunca içerisinde aktığı nehrin yatağını değiştirme çabası olarak gören diğer bir tavrı temsil etmektedir. Bu çalışmanın amacı felsefî kelamın hangi kanallarla Memlük coğrafyasına intikal ettiğini tespit ettikten sonra temel tavırları kelam ilminin bilimsel kimliği tartışması bağlamında ortaya koymaktır. Naslardaki verilerin temelinde yer alan rasyonaliteyi açıklığa kavuşturma arayışını temsil eden bu yaklaşım, kutsal metnin gerçekliğinde ve herkesçe benimsenen inançta tezahür etmiş olan dinî rasyonalitenin kendi kendine yeterliliği fikrine yaslanmaktadır. Bu tavır, herhangi bir bilimsel-fiziksel teoriden bağımsız, salt naslardan hareketle rasyonel bir teoloji inşa etmenin nasıl mümkün olacağı sorunuyla yüzleşmek durumundadır. Naslardaki verilerin temelinde yer alan rasyonaliteyi açıklığa kavuşturma arayışını temsil eden bu yaklaşım, kutsal metnin gerçekliğinde ve herkesçe benimsenen inançta tezahür etmiş olan dinî rasyonalitenin kendi kendine yeterliliği fikrine yaslanmaktadır.

Anahtar Kelimeler:

Related Topics: Scientific Relationship Relationship Relationship Relationship Relationship Relationship
2020
Yazar:  
Özet:

In the period between the 13th and 15th centuries, the question of how the religious thought followed a journey, especially in the Damascus-Egyptian line, deserves to be examined from various points of view. The thought that shrinks the mammal lands, in the same period, has the mainly from the Anatolian geography, including Konya, Kayseri, Sivas, from the Divine lands ruling in Baghdad, Shiraz, Belh, Merv, from the Timurls ruling in the Anatolian, Central Asia and Iran geography in Semerkant axis, from the lands of the Delhi Sultanate, which continues to exist in the center of Delhi, and from the canals of the Endulus, which continues to exist in the Mağrib line. These channels played an important role in the transmission of the thought produced in Islamic geography to the Damascus-Egyptian basin under the domination of the Memlikes. It is possible to see the course of the Islamic thought after the twelfth century as a pursuit of the religious thought that encounters the Ibn Sinâcı philosophy to find its own bed. Then, when he sees him, he sees him in the midst of the mouth. [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] [26] 638/1240) The criticism of the theoretical and methodical minds and the criticism of the religious minds represents the attempts to overcome the crisis in that period. Maturities have found their place in the history scene in a process in which the sensitivity and sensitivity of the religious thought of these searches are tested and discussed. The question awaiting answer from the point of view of the thought of the word in this table is whether the effort to transform and develop the metaphysics of the word with the basic concepts and concepts without leaving the basic claims and acceptance of the word moves from a ground in accordance with the basic codes of the religious thought in terms of its foundations, methods and compensations. In this context, the existence of three lines that are in interaction with each other, in particular, is evident: I. Shemseddîn Eykî (dead. 697/1298), Safiyyüddîn el-Hindi (dead. 715/1315), Shemseddin Isfahani (dead. 749/1349), Ibn Sherefshah (dead. 715/1315), Tâceddîn Tebrîzî (Dead. 746/1345), Ibn Mubarakshah (dead. 784/1382), after Ibn al-Humam (dead. 861/1457), Shemseddîn Bisâtî (Dead. The philosophical theology represented by thinkers like 842/1439. and II. His representative, in particular, was 771/1370) and the theology of the establishment of the usûlü'd-dîn found in the thinkers on that line. and III. The death of Ibn Teymiyye. 728/1328) the philosophical criticism of the word. The first attitude formed together with Razi and his followers represents the reflection of the philosophical word in the Memlik lands. The Philosophical Kelam project included a two-way process that included both the concepts of Ibn Sinacı philosophy and the calculation of it and the conversion of Kelam science with philosophical concepts and categories. This two-sided formation led to the appearance of second and third approaches among the Maturity thinkers. The second approach represents a line that defends its legitimacy against those who claim that the philosophical curvature project has neglected the basic principles, sensitivity and sensitivity of religious thought, by revealing that it is a means of building usûlü'd-din. If it is necessary to use logic as a tool, the process of integrating philosophical concepts and schemes into the literary science, bringing the literary and philosophers together on a ground that can discuss the same issues, seems to be the most important and powerful aspect of this attitude. On the other hand, the most important problem that this approach must face is whether the transformation of a thought tradition from a philosophical sequence based on different metaphysical principles by taking a number of concepts and categories will not lead its original benefit to a paradigmatic change. The third approach, contrary to the two previous views that assessed the transformation of the Kelam thought along with Fahreddîn er-Râzî as a natural part of the thought-historic flow, represents it as another attitude that sees it as an attempt to change the river bed in which the religious thought flows throughout history. The objective of this study is to identify which channels the philosophical curve injects to the Moms geography and to reveal the basic attitudes in the context of the scientific identity of the curve science. This approach, which represents the desire to clarify the rationality found on the basis of the data in the disciples, is based on the idea of the self-sufficiency of the religious rationality, which has manifested itself in the reality of the sacred text and in the universal accepted faith. This attitude is faced with the question of how it would be possible to build a rational theology, independent of any scientific-physical theory, by moving from the simple mouths. This approach, which represents the desire to clarify the rationality found on the basis of the data in the disciples, is based on the idea of the self-sufficiency of the religious rationality, which has manifested itself in the reality of the sacred text and in the universal accepted faith.

Anahtar Kelimeler:

Atıf Yapanlar
Dikkat!
Yayınların atıflarını görmek için Sobiad'a Üye Bir Üniversite Ağından erişim sağlamalısınız. Kurumuzun Sobiad'a üye olması için Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı ile iletişim kurabilirsiniz.
Kampüs Dışı Erişim
Eğer Sobiad Abonesi bir kuruma bağlıysanız kurum dışı erişim için Giriş Yap Panelini kullanabilirsiniz. Kurumsal E-Mail adresiniz ile kolayca üye olup giriş yapabilirsiniz.
Benzer Makaleler










Cumhuriyet İlahiyat Dergisi

Alan :   İlahiyat

Dergi Türü :   Uluslararası

Metrikler
Makale : 1.205
Atıf : 2.597
2023 Impact/Etki : 0.12
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi