Muhafazakâr cemaatlerde kadınların sessizliği katmerlidir. 12 Eylül’ün duygusal yükünün ardından, 1980’lerin sonunda solcular, devrimciler ağır aksak konuşmaya, yazmaya başladıklarında, ülkücülerin hikayelerini dinlemek için biraz beklememiz gerekmişti. İş darbeden önce ocaklarda, kadın kollarında örgütlenen ülkücü kadınlara geldiğinde, sessizliğin daha derin, cılız çıkan sesin daha duyulmaz olduğunu farkettik. Yeni-muhafazakârlığın, İslamcı ethos’un merkeze ilerlediği – hegemonik hale geldiği – son on-on beş yılda artık kimse kenara itilmiş bir yaşam biçiminden söz etmiyor. Bilakis, seküler yaşam biçiminin savunusu, başlı başına sessizliğe, susturulmaya karşı direnişin, yer yer merkezinde beliriyor.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|