Sovyetler Birliği’nin çöküşü ile birlikte uluslararası sistem yeniden şekillenirken Kafkasya’da güçlenen milliyetçilik akımı ve etnik grupların kendi kaderlerini tayin etme yönündeki eğilimleri, Güney Kafkasya’daki çatışmalarda önemli bir etken olmuştur. Bölgesel barış ve istikrarın inşası için Abhazya, Güney Osetya ve Dağlık Karabağ çatışmalarının ve bunların neticesinde ortaya çıkan yerinden edilmişlik sorununun çözümlenmesi büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda Avrupa Birliği’nin (AB) istikrara katkı sağlamayı hedefleyen bir dış güç olarak, bölgesel çatışmaların çözümünde aktif arabulucu roller üstlenmesine yönelik beklentiler artmaktadır. Ancak AB’nin bu anlamdaki etkisi sınırlı düzeydedir. Avrupa Komşuluk Politikası da beklenen etkiyi yaratamamaktadır. Çalışmada, söz konusu üç örnek üzerinden yerinden edilmişlik sorunu incelenmekte ve bu sorun ile bölgedeki çatışmaların çözümü arasındaki yakın ilişki açıklanarak AB’nin bölgedeki rolü analiz edilmektedir.
While the international system has reshaped following the collapse of Soviet Union, the rise of nationalism and ethnic groups’ tendencies for self-determination in the Caucasus has been a vital factor triggering conflicts in the South Caucasus. The resolution of conflicts in Abkhazia, South Ossetia and Nagorno-Karabakh and forced displacement problem is crucial for building regional peace and stability. The expectations from the European Union (EU) as stabilizing external force and mediator in the regional conflicts have also increased. Yet, the EU’s effectiveness is limited in this sense. The European Neighbourhood Policy can’t create the expected impact. This research underlines the displacement problem in terms of three cases analysing the EU’s role in the region by explaining the close link between displaced persons and conflict resolution.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|