Din olgusu, ancak ön gördüğü inanç esaslarıyla, söylemiyle ve eylemiyle bir bütün olarak yaşanması halinde hedefine varabilir. Aksi halde dinin insanlar üzerindeki ideallerinin gerçekleşmesi kolay olmayacaktır. Bu itibarla dinî öğretilerdeki inanç esasları ve bu esaslar doğrultusunda yapılması gerekenleri iyi tespit etmek çok önemlidir. Hatta bu konuda mümkün mertebede beşerin müdahalesine yer vermemek, saf dinin korunması açısından zarurî bir durumdur. Ne var ki, tarih içinde yaşanan bazı olaylar ve gelişen bazı durumlar karşısında dinî beyanların şerh edilmesi kaçınılmaz olmuştur. Şüphesiz ki söz konusu şerhler, dinî metinlerde geçen birtakım muğlak alanların ya da yanlış anlaşılabilecek hususların açıklığa kavuşması için yapılmıştır. Bu bakımdan son derece faydalıdır. Ancak yapılan şerhlerin, dinî söylemin etki bakımından zaafa uğramasına meydan vermemesi, oldukça önem arz etmektedir. Çünkü dinin insanlar üzerinde gerçekleştirmek istediği bazı hedefleri vardır. Bu bakımdan söz konusu hedefin gerçekleşmesi ve dinî mesajların herhangi bir etki kaybına maruz kalmadan evrensel bir boyut kazanabilmesi için olduğu gibi aktarılması gerekmektedir. Bu çalışmamızda bazı rivâyetlerde geçen îmân ve mü’min kavramlarına ilişkin şerhler ve bu şerhlerin sonucunda ortaya çıkan kâmil îmân mefhumu üzerinde durulacaktır. Aynı zamanda kâmil îmân mefhumunun toplumun din algısı üzerindeki muhtemel etkileri ele alınacaktır. Ayrıca dinî metinlerin anlatımında dikkat edilecek bazı hususlar vurgulanacaktır.
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|