Kentsel mekânlar düz, tekdüze giden bir yapıya sahip olmaktansa, kendi içlerinde farklı etkinliklerin yapılabildiği birbirinden farklı küçük alt mekânlara bölündüklerinde, bulundukları mekânı daha anlamlı kılarlar. Kentsel niş kavramı bu doğrultuda önem kazanmaktadır. Büyük açık mekanların, kendinden küçük alt mekanlara bölünmesi ile, ister aynı kullanıcıların ister farklı kullanıcıların zamanla alışkanlıklar ile orayı sürekli aynı etkinlikleri yapmak için kullanılması ile kentsel nişler oluşur. Bu çalışma kapsamında, açık mekân olarak caddelerin nasıl kentsel nişlere dönüştüğü irdelenerek, bunun yaşayan-canlı mekânların yaratılması ile arasındaki ilişkinin ortaya koyulması hedeflenmiştir. Yapılan literatür taraması ile, bir mekanın niş olması için öncelikli olarak oranın boşluk, oyuk, çıkıntı, duvar gibi fiziksel özellikleri barındırması gerektiği ve bu özellikler sayesinde insanların oraları kullanmayı alışkanlık haline getirdikleri, oraya karşı bir çevresel biliş oluşturarak kentsel nişleri oluşturdukları belirlenmiştir. Sonuçta, açık mekânlarda oluşan nişler sayesinde, insanların oralarda daha uzun zaman geçirdiği, durduğu, oyalandığı, birbirleriyle sohbet etme, izleme, dinleme, seyretme gibi hem pasif hem de sosyal iletişimlere girdikleri ve böylelikle geçilip gidilen bir yer olmaktan çıkıp canlı-yaşayan yerler olduğu tespit edilmiştir.
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|