Tarih boyunca farklı birçok etnik ve dinsel kimliğe ev sahipliği yapan Anadolu, özellikle on dokuzuncu yüzyılın ortalarından itibaren farklı birçok nedenden ötürü Kafkasya’dan göç etmek zorunda kalan çok sayıda insanın yeni anavatanı olmuştur. Bu Kafkas halklarından biri de Dağıstan ülkesinden gelen Avarlardır. Kendilerini “Maharul” adıyla niteleyen Avarlar, mensubu oldukları İslam dininin ve komşusu oldukları Orta Asya kültürünün sağladığı ortak değerlerden dolayı Anadolu insanı ile çabuk kaynaşmış ve ülkenin değişik yerlerine dağılmışlardır. Karşılaşılan yeni kültüre uyumda sıkıntı çekmeyen Avarlar, kendi öz kültürlerini de ellerinden geldiğince koruyarak gelecek nesillere aktarmaya çalışmışlardır. Bu kültürel özelliklerinden biri olan ölüm inancı ve beraberinde gelen uygulamalar halen Türkiye Avarları tarafından yaşatılmaya çalışılmaktadır. Ölümün alameti olarak görülen olaylardan ölüm anına, ölünün yıkanıp kefenlenmesinden defnine, matem süresinden yasın tutuluş şekline kadar birçok inanış ve uygulamayla kendi kültürlerini canlı tutmaya çalışan Avarlar, mensubu oldukları İslami geleneğin gereklerini yerine getirme konusunda da oldukça hassastırlar. Yapmış olduğumuz saha çalışmaları ile Türkiye Avarlarının ölüme dair inanış ve uygulamalarını aktarmaya gayret edeceğimiz bu makalede, birlikte yaşadığımız bu insanların hayatın kaçınılmaz sonu olan ölüme bakışlarını ve bu bakışın beraberinde getirdiği davranışları, yaşanılan toplumdaki yaygın gelenekle olan benzer yanlarını yansıtmayı amaçlıyoruz.
Journal Type : Uluslararası
Relevant Articles | Author | # |
---|
Article | Author | # |
---|