Piyasa ekonomisinin uygulamaya sokulmasıyla Türkiye’de toplumun 1980’lerden itibaren yepyeni bir zaman dilimi içerisine girdiğini söyleyebiliriz. Sonuçları her düzeyde gözlemlenebilen bu süreçte, bir yandan toplum giderek devleten özerkleşip zenginleşirken; diğer yandan kamusal alan her kesimden halka açılmıştır. Böylece toplumun değişik katmanları hiç olmadığı kadar birbirleriyle iliş- kili hale gelmiştir. İşte bu çalışma tarihte tarikat, günümüzde cemaatler olarak tezahür eden dini grupların, seküler kesim tarafından nasıl algılandığı sorgulanmaktadır. Bu çerçevede dini grupların, gün geçtikçe normalleşen din-devlet-toplum ilişkilerinden neden yeterince istifade edemedikleri de anlaşılmaya çalışılmıştır. Çalışmanın temel verilerini, kendilerini seküler olarak tanımlayan bireylerle yapılan derinlikli mülakatlar oluşturmaktadır. Çalışmada seküler kesimin tercih edilmesinin temel nedeni, seküler ideolojinin toplumsal tahayyül olarak varlığını ve işlevini devam ettiriyor olması ve söz konusu kesimin devletin desteğini de arkasına alarak, uzun yıllar kamusal alanın doğal sahipleri olarak algılanılmış olmalarıdır. Öte yandan, İslamın/Müslümanların kamusal alandaki görünürlüğü büyük ölçüde dini gruplar tarafından sağlanmaktadır. Seküler kesimin kamusal alanın bu yeni sakinleri hakkındaki düşünceleri bu açıdan önem taşımaktadır.
Alan : Eğitim Bilimleri; Fen Bilimleri ve Matematik; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|