Özet:

Varolan olanların içinde toplumsal hayata sahip olan yegâne varlık insandır. Aynı zamanda çevresindeki her varlıkla ilintili bir durumu da söz konusu olan tek varlıktır. İnsan dışındaki varlıkların hiçbirisinin bir tarihinden söz etmek mümkün değilken, insanın ise yapıp-etmelerini ortaya koyan bir tarihi söz konusudur. Bu tarih sahipliği sayesindedir ki, bizler, zaman içerisinde insanın nasıl bir değişim gösterdiğini anlayabiliyoruz. Aynı zamanda toplumsal bir yaşam alanına sahip olan insan, yaşamını sürdürürken çoğunlukla “öteki” diye tanımladığı bireylerle etkileşim ve paylaşım halindedir. “Ben”ini ortaya koymaya çalışırken “öteki”yi bir tehlike olarak görse de, bu durum “ben” için kaçınılmazdır. Çünkü “ben” ancak başka “ben”lerle birlikte nitelikli ve fonksiyonel bir pozisyon elde edebilir. Tersine “öteki”lerden yoksun bir “ben”, toplumsal yaşam alanından da yoksun kalmış olur.

Anahtar Kelimeler: