Dünyanın değişik coğrafyalarındaki konuşulan birçok dili incelediğimizde başka dillerden binlerce kelime aldığına şahit olmaktayız. Türkçeden başka dillere kelime geçtiği gibi Türkçeye de birçok farklı dilden kelime gelmiştir. Bunlardan en önemlisi Arapçadır. Bir dil esas yapısını koruyabilmesi için başka dillerden almış olduğu kelimeleri kendi ses ve gramer yapısına uygunlaştırması gerekmektedir. Türklerin Araplarla tanışmaları ve İslâmiyeti kabul etmeleriyle birlikte Arapçadan Türkçeye kelimeler girmeye başlamıştır. Tabi Türkçenin ses yapısı ile Arapçanın ses yapısı farklı olduğundan alınan kelimeler zamanla Türkçeye uygunlaştırılmıştır. XVII. yüzyıl Dîvân Edebiyatı şairlerinden Nâbî’nin Dîvânında geçen yabancı kelimelerden yarıdan fazlası Arap kökenli kelimelerdir. Nâbî Dîvânında geçen ve günümüz Türkiye Türkçesinde kullanılan birçok kelimede ses değişikliği olmamıştır. Nâbî’nin yaşadığı 17. yüzyılda kullanılan alfabe Arap alfabesi olduğu için Arap kökenli kelimelerdeki uzun sesleri göstermede uzatma harfleri olan elif ( ? ), ye ( ? ) ve vav ( ? ) harfleri kullanılmaktaydı. Meselâ; (????) kelimesinde “a” seslisi uzun okunmalıdır. Latin alfabesinde bu sesi verecek bir işaret bulunmadığından düzeltme (uzatma, inceltme) işareti adında a, ı ve u seslerinin üzerine ( ^ ) konularak ( â, î, û ) seslileri oluşturulmuştur. Ayrıca Arap alfabesindeki kaf ( ? ) ve kef ( ? seslerinin karşılığı olarak Türkiye Türkçesinde “k” sesi kullanılmaktadır. Arapça “kalem” kelimesi “kaf” ile (??? ) “kâmil” kelimesi “kef” ile ( ????) yazılmaktadır. Bu ses farkını belirtmek için Türkiye Türkçesinde “a” ve “â” seslileri kullanılır. O dönemde Arap alfabesi kullanıldığından yazıdan hareket ederek günümüzdeki söyleniş biçimlerine göre mevcut değişiklikleri örneklerle göstermeye çalıştık.
Journal Type : Uluslararası
Relevant Articles | Author | # |
---|
Article | Author | # |
---|