Birinci Dünya Savaşında İngiltere ile müttefik olan Japonya, Uzak Doğuda Çin'de ve Pasifik Okyanusu’nda bulunan Alman sömürge bölgelerini devralarak kendi hâkimiyet sahasını genişletmeyi başarmışsa da, Orta Doğu ve Akdeniz'de İngiliz donanmasına yardım ve destek veren küçük bir donanmayı göndermenin dışında pek faaliyet göstermemiştir. Lozan Antlaşması görüşmelerine, Baron Hayashi liderliğinde müttefikler tarafında katılan Japon heyeti Lozan’da fazla belirgin bir rol oynamamıştır. Lord Curzon'a yardımcı olacak, ifadelerde bulunmuştur. Örneğin, İsmet Paşa’nın kapitülasyonların kaldırılmasında ısrar etmesine Baron Hayashi karşı çıkmıştır. Hayashi, Japon tarihinden, örnek vererek, Meiji yönetiminin kendi antlaşmalarını ancak yirmi yılda değiştirebildiğini, Türklerin de kendi hukuki gelişmeleri tamamlayana kadar sabır göstermeleri gerektiğini ifade etmiştir. İsmet Paşa ise, Osmanlı döneminin hukuki ıslahatlarının yarım asırdır devam ettiğini ve hukuk ıslahatı konusunda, yapılan gerçek işlerin, söylenen sözlerden çok daha önemli olduğunu vurgulayarak, Baron Hayashi'nin görüşüne kısa ve kesin bir cevap vermiştir. Ancak 1923 yılında Lozan antlaşmasının imzalanmasıyla, Japonya ve Türkiye arasında, ikili ilişkilerin kurulması sağlanmıştır. Böylece, Japonya ve Türkiye'nin eşitlik ilkesine sadık, resmi diplomatik ve ticari ilişkilerinin temelleri Türkiye Cumhuriyeti'nin 1923 yılında kurulmasıyla başlamıştır. Japonya, 29 Ekim 1923 tarihinde ilan edilen Türkiye Cumhuriyeti'ni 6 Ağustos 1924 tarihinde tanımıştır. Ardından Japonya'nın Türkiye Büyükelçiliği Mart 1925 tarihinde İstanbul'da açılmıştır. 1925’de Tokyo'da Japon-Türk Dostluk Derneği kurulmuştur ve Fuat Togay maslahatgüzar olarak Tokyo'ya atanmıştır. Türkiye’de temsilciliğini Konsolosluk düzeyinde kurmuştur. Daha sonra, 1936 yılında Hüsrev Gerede büyükelçi olarak Tokyo’ya atanmıştır. Bu dönemde, Türk-Japon ilişkilerini en çok ilgilendiren konu, Türkiye ve Japonya arasında ticaretin geliştirilmesi ve dostane ilişkilerin sürdürülmesi olmuştur. Bunun sonucunda 1926 yılında İzumu Zırhlısı ile Türkiye’ye gelen Amiral Yamamoto ve heyeti Ankara’da Mustafa Kemal Atatürk’ü ziyaret etmiştir. Yine 1931 yılında Prens Takamatsu Türkiye'yi ziyaret etmiş ve Atatürk ile görüşmüştür. Böylece yakın ve dostane ilişkiler gelişme göstermiştir. Türkiye-Japonya Ticaret antlaşması 1934 yılında imzalanmıştır. Ancak 1933 yılında, Japon milliyetçilerinin daveti üzerine Şam'da sürgünde yaşayan Şehzade Abdülkerim Efendi'nin Tokyo ziyareti ve Japonya'da bir yıl kalması, Türkiye ile Japonya arasında sıkıntıya sebep olmuştur. Japon Dışişlerinin konuyla ilgili raporuna göre, Türkiye Büyükelçiliği yetkilileri, böyle bir tutumun, Türkiye Cumhuriyeti'ne düşmanca bir tavır olacağından, sürgün Şehzade'nin Japonya'dan bir an evvel gitmesinin doğru olacağını ifade etmişlerdir. Bununla birlikte Türk Tatar muhacirlerinden, Ayaz İshaki, Abdürreşid İbrahim, Muhammed Abdulhakhay Kurban Ali gibi siyasi kişilikler, 1920'li ve 1930'lu yıllarda Japonya'ya gelmiştir ve bazı faaliyetlerde bulunmuşlardır. Mesela, 1927 yılında Kurban Ali Tokyo'da Tokyo İslam Matbaası’nı kurmuştur ve bir dergi çıkarmıştır. 1934 yılında Ayaz İshaki, Kobe İslam Topluluğu Kongresi’ne katılmıştır ve aynı zamanda Ayaz İshaki Mançurya'da İdil- Ural Cemiyeti’ni kurmuştur. 1938 yılında da Tokyo Cami açılmıştır. Tokyo Camii imamı olarak da Abdürreşid İbrahim görev yapmıştır. 1936 yılında ise Japonya, Türkiye’nin Boğazlardaki hâkimiyeti için önemli olan Montrö Konferansı'na katılmış ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni imzalayan ülkelerden biri olmuştur. Netice olarak, I. Dünya Savaşı’ndan farklı taraflarda olarak çıkan Türkiye ve Japonya, Lozan Antlaşması’nın imzalanması ile birlikte ikili ilişkilerini geliştirmiştir. Her iki tarafta bu konuda gayret göstermiştir.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|