Kant'ın Arı Aklın Eleştirisi'nde işlettiği, anlama yetisinin arı kavramları olan ve geleneksel olarak düşüncenin ve/veya gerçekliğin temel kategorileri olarak anlaşılmış olan soyut kavramsal formların, deneyimin nesnel dünyasına zorunlulukla uyduğu/uygulandığı yönündeki ünlü “aşkınsal argüman”ın çok önemli öğelerinden biri aşkınsal mantık mefhumudur. Bu yazı, söz konusu mefhumun çeşitli veçhelerini tartışmaya ve öne çıkarmaya çalışmaktadır; bunu yaparken güttüğü tek amaç Kantçı mantık tasarısının, bilinen geleneksel mantığın bir değişkesi veya düzeltimi olmadığı, yalnızca geleneksel mantığa – kelimenin iki anlamıyla da – bir perspektif (yani, bakış açısı ve derinlik) getirdiği gerçeğini resimlemektir. Bu resimlemeyi yaparken aşkınsal mantık mefhumunun katkı sağladığı büyük argümanın geçerliliğiyle/sağlamlığıyla da mefhumla ilgili olan Aşkınsal Mantık bölümünün eserde tam olarak hangi yeri tuttuğuyla da ilgilenmemektedir. Resimlemenin temel olarak göstermeye çalıştığı şey Kant'ın geleneksel mantıktan gerçekleştirdiği (varsayılan) sapmanın öğelerde değil, öğelerin analojik öncelik bakımından sıralanışında olduğudur. Yazı, bu sapmayı, Yeniçağ felsefesindeki idea mefhumu bakımından kısaca niteleyerek başlamakta, sonra da Metafizik Türetim'de beliren iki mantıki çizelgenin, yani yargı formları ve kategoriler çizelgelerinin ifade ettiği o özel türden soyutluğu veya arılığı anlamlandırmaya çalışmaktadır; bunu yaparken de sürekli olarak Kant'ın mantığa toplam yaklaşımının tabiatı itibariyle ayırt edici bir biçimde semantik olduğunu hatırlatmaktadır.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|