Tarihin farklı dönemlerinde toplumsal kırılmaların anlatıldığı sanatsal eylemler vardır. Edebiyat, bunlar içerisinde en sessiz ama en içten kayıtlardan birisidir. Sessizdir çünkü kendisine böyle bir iş verilmemiştir. İçtendir çünkü sanat olmanın gereği olarak ince ruhların reaksiyonlarını kaydeder. Türkiye’nin geçiş dönemlerinin bu anlamada en sağlam takiplerinden birisi de Ömer Seyfettin’dir. Onu öyküye getirdiği bütün kurgusal, dilsel, tematik özellikler bir yana bir devir tanığı olması bile öyküsüne büyük bir değer katar. Adeta yıkılan, kurulmaya çalışılan bir devletin değer yapılarını inşa etmiş; üstelik zor zamanlarda bunu yapabilmiş bir temsildir. Ömer Seyfettin asker olmanın getirdiği mesleki yıpranmayı bir anlatım değerine dönüştürerek yeniden yazmıştır. Özellikle Balkan savaşları ve bunların yansıttığı büyük tahribatlar seçilmiş öykü dizelerinde kendine yer bulur. Öne çıkanlardan ikisi “Beyaz Lale” ve “Bomba”dır. Bulgar komitacıların yaptığı insanlık dışı şiddet eylemlerini bütün ayrıntılarıyla aktaran yazar, adeta bir şiddet pratiğini ve öç alma yetisini okuruna hissettirir. Metin öykü olmanın ötesine geçerek güdülü bir anlatıma dönüşür. Milli olmanın ve bunun temel yapılarını kurmanın verdiği hak, Ömer Seyfettin’in bazı öykülerinde lirik bir yönlendirmeye dönüşmüştür. Şiddet bu yapı tavırlarından birisidir.
There are artistic acts in which social breakdowns are described in different periods of history. Literature is one of the quietest but most intimate records. He is silent because he has not been given such a job. It is intriguing because it records the reactions of subtle souls as an art. One of the strongest followers of Turkey’s transitional periods in this sense is Omer Seyfettin. Along with all the fictional, linguistic, and thematic characteristics he has brought to the story, even being a witness of the era adds great value to his story. He has built the value structures of a devastated, attempted state; he is a representative who has been able to do so in difficult times. He re-written the profession of being a soldier by turning the profession of being a soldier into a story value. Especially the Balkan wars and the great destruction they reflect find themselves in selected story series. Two of the outstanding are “White Lale” and “Bomba”. The writer, who translates all the details of the unhuman violence committed by the Bulgarian committees, makes the reader feel a fairly violent practice and the ability to revenge. The story goes beyond being a story and turns into a motivated story. The right to be national and to establish its basic structures has become a lyrical guidance in some of the stories of Omar Seyfettin. Violence is one of these structural attitudes.
Field : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Journal Type : Uluslararası
Relevant Articles | Author | # |
---|
Article | Author | # |
---|