Bu çalışmada kötülük kavramı, Augustinus, Leibniz ve Kant’ın düşünceleri bağlamında incelenmiştir. Augustinus, kötülüğü teodise çerçevesinde ele alır. Augustinus’a göre insan akıl ve özgür istenç sahibi bir varlıktır. Ahlaksal kötülük bu yetilerin veriliş amaçlarına uygun kullanılmamaları nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Doğal/fiziksel kötülük ise ahlakin kötülüğün cezalandırılması için vardır. Bu cezalandırma Tanrı’nın adaletine ve yaratım amacına uygundur. Leibniz de kötülüğü teodise bağlamında ele alır. Onun için Tanrı, aklı sayesinde sonsuz olanağı bir arada düşünebilen bir varlıktır. O, aynı zamanda en yüksek iyidir. Bu bağlamda bu dünya, olanaklı dünyalar arasında en iyisi olmalıdır. Öte yandan Tanrı her şeyi iyi yaratmıştır. Yaratılanlar arasında derece farkı vardır. Tanrı daha yüksek iyiliklerin meydana gelebilmesi için daha düşük iyiliklere, yani kötülüğe izin vermektedir. Kant kötülüğü hem etik hem de rasyonel teoloji bağlamında ele alır. Ona göre insan pratik aklı sayesinde ahlak yasası tasarlayabilir. Özgür isteme sayesinde insan bu yasaya uymayı tercih edebilir ki böylece ahlaki iyilik ortaya çıkar. Aksi takdirde, yani yasanın istemeyi belirleyen tek koşul olmadığı durumda ahlaki kötülük ortaya çıkar. İnsanın ahlaki doğası bu nedenle ikili bir yapıya sahiptir. Kant, sahip olduğu bu ikili doğa nedeniyle insanın kötülüğe yatkın olduğunu ifade eder. Bu yatkınlığa, radikal kötülük adını verir.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|