Hannah Arendt’in Kötülüğün Sıradanlığı çalışmasını bizim için incelemeye değer kılan şey insanın kendisine ait olmayan bir dünyayı kendisine ait olmayan bir dille çözümleme çabasındaki başarısıdır. Adolf Eichmann’ın ‘yüzyılın davası’ olarak nitelendirilen yargılanmasına Arendt’in Eichamnn’ın yargılanmasının hukuksal olmadığı ama felsefi olduğu yorumu Arendt’in bir Alman vatandaşı olmasının getirmiş olduğu önyargılar sebebiyle yoğun tepkilere neden olmuştur. Kötülük ve sıradanlık kelimelerinin birlikteliğinin vermiş olduğu rahatsızlık Arendt’in sıradanlıktan kastı anlaşıldıkça daha da rahatsız edici olmuştur. Çünkü Eichmann çoğunluğun içindeki sıradan, kendine ait olmayan düşünceler ve sözcüklerle kendisi olma çabasını gösteremeyen bize çok yakındır. Sıradan! Bir insan olmanın ötesine geçerek kendini bulma çabasının, birinin yokluğunun diğerini anlamsız kıldığı ‘akıl’ aracılığıyla mı yoksa ‘duygu’ aracılığıyla mı anlamlı olacağı ise çalışmamızın asıl konusudur. Kant bu sorunu ‘varoluşumuzu anlamlı kılan akıl’ ile Scheler ise ‘temelinde sevginin olduğu ve insana asıl insanlık vasfını kazandıran duygu’ ile çözümlemeye çalışmıştır.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|