Mekânı insandan ayrı düşünmek mümkün değildir. Zira mekân, üzerinde yaşayanların bakış açısına ve algı düzeyine göre değişiklik gösterir. Türk kültüründe konak ve yalı, belli bir yaşam tarzının, gösterişin ve varlıklı olmanın mekânları olarak görülmüştür. Tanzimat dönemi Türk romanında, olayların yaşandığı bir sahne olmaktan öteye geçemeyen konak/yalı, Türk romancılığı açısından kritik bir eşik olarak görülen Servet-i Fünûn dönemi romanlarında önemli işlevlerde kullanılmıştır. Çalışmamızda Halit Ziya Uşaklıgil ve Mehmet Rauf’un romanlarından hareketle konak/yalının işlevlerine ve mekân-insan ilişkisine farklı bir yaklaşım denemesi yapılmıştır. Beş başlık altında toplanan çalışmamızın birinci bölümünde sosyal değişimin mekâna nasıl yansıdığına ve mekânın sosyolojik ayna olma özelliliğine; ikinci bölümde Servet-i Fünûn romanında maddi gücün simgesi olarak görülen konak ve yalının bir yaşam alanı olmaktan ziyade bireylerin sosyal statü derecelerini gösterme zemini olarak kullanmasına; üçüncü bölümde kadının hâkimiyet alanı olarak mekânın nasıl kullanıldığına; dördüncü bölümde yalının yasak aşkların yaşandığı bir mekân oluşuna; son bölümde ise kalabalığıyla bilinen konağın zamanla yalnızlığın ve bunalımın mekânı olan yalıya nasıl dönüştüğüne dikkat çekilmiştir.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|