Yeraltı edebiyatı özü itibariyle her türlü illegal ve gayriahlaki davranışın ve edimin kendine yer bulduğu, cinselliğin, şiddetin nihilist, anarşist ve köktenci bir yaklaşımla anlatıldığı; üslup bakımından ise argonun, kabalığın sansürsüzce kullanıldığı bir edebiyattır. Türkiye’de, birtakım örneklerine daha öncesinde rastlanmasına rağmen Yeraltı edebiyatından ancak 90’lı yıllardan sonra bahsedilebilir. Bu bağlamda Türkiye’deki Yeraltı edebiyatı, Batı toplumlarıyla arasındaki tarihî süreç farkı nedeniyle ancak ülkenin küresel kapitalizme eklenmesinin miladı olan 12 Eylül darbesinden sonra filizlenir. Özellikle 90’lı yılların ortalarından itibaren 12 Eylül’ün yarattığı travmayı bir biçimde bastıran toplumsal yapı, küresel kapitalizme eklemlenme sürecinin etkisiyle kendisini başka bir düzlemde bulur. Özel hayatın kamusal alana taşındığı, marjinal yaşamların ve söylemlerin daha fazla görünür hale geldiği, kentlileşmenin, yabancılaşmanın, ötekileştirilmenin, şiddetin, gelir dağılımındaki adaletsizliğin yol açtığı komplikasyonlar, kanon edebiyatının dışında, kendini kanona karşı kuran bir Yeraltı edebiyatını ortaya çıkarır. Fanzinler, forumlar, belirli dar grupların kapalı devre toplantıları biçiminde kendini gösteren Yeraltı edebiyatı, zamanla birçok yayınevinin ilgisini çeker. Bu bağlamda ismi öne çıkan kişilerden biri de Altay Öktem’dir. Öktem her ne kadar kendini Yeraltı edebiyatçısı olarak görmese de Yeraltı edebiyatı hakkındaki düşünceleri başta olmak üzere; romanları, şiirleri, denemeleri ve incelemeleriyle türün Türkiye’deki gelişimine önemli katkılar yapar. Aynı zamanda yayıncı olarak da Yeraltı edebiyatı türünden eserlerin basılmasını sağlayan Öktem’in edebi üretimleri ise tam olarak Yeraltı edebiyatı içerisinde değerlendirilemezler. Özellikle romanları; nihilist ve anarşist kimi içerik unsurları taşımalarına, kamusal alanın dışına taşan, muhalif ve protest bir üslupla kotarılmalarına, dil ve anlatım açısından kısmen argo ve küfür içermelerine rağmen daha çok Yeraltı edebiyatının kıyısında yer alan “kara anlatılardır.” Başka bir ifadeyle Yeraltı edebiyatının kimi özelliklerini barındıran Öktem’in romanları; distopya, polisiye, bilim-kurgu, fantastik, modern, psikanalitik ve postmodern gibi türlerden ve akımlardan beslenen özgün anlatılardır.
Yeraltı edebiyatı özü itibariyle her türlü illegal ve gayriahlaki davranışın ve edimin kendine yer bulduğu, cinselliğin, şiddetin nihilist, anarşist ve köktenci bir yaklaşımla anlatıldığı; üslup bakımından ise argonun, kabalığın sansürsüzce kullanıldığı bir edebiyattır. Türkiye’de, birtakım örneklerine daha öncesinde rastlanmasına rağmen Yeraltı edebiyatından ancak 90’lı yıllardan sonra bahsedilebilir. Bu bağlamda Türkiye’deki Yeraltı edebiyatı, Batı toplumlarıyla arasındaki tarihî süreç farkı nedeniyle ancak ülkenin küresel kapitalizme eklenmesinin miladı olan 12 Eylül darbesinden sonra filizlenir. Özellikle 90’lı yılların ortalarından itibaren 12 Eylül’ün yarattığı travmayı bir biçimde bastıran toplumsal yapı, küresel kapitalizme eklemlenme sürecinin etkisiyle kendisini başka bir düzlemde bulur. Özel hayatın kamusal alana taşındığı, marjinal yaşamların ve söylemlerin daha fazla görünür hale geldiği, kentlileşmenin, yabancılaşmanın, ötekileştirilmenin, şiddetin, gelir dağılımındaki adaletsizliğin yol açtığı komplikasyonlar, kanon edebiyatının dışında, kendini kanona karşı kuran bir Yeraltı edebiyatını ortaya çıkarır. Fanzinler, forumlar, belirli dar grupların kapalı devre toplantıları biçiminde kendini gösteren Yeraltı edebiyatı, zamanla birçok yayınevinin ilgisini çeker. Bu bağlamda ismi öne çıkan kişilerden biri de Altay Öktem’dir. Öktem her ne kadar kendini Yeraltı edebiyatçısı olarak görmese de Yeraltı edebiyatı hakkındaki düşünceleri başta olmak üzere; romanları, şiirleri, denemeleri ve incelemeleriyle türün Türkiye’deki gelişimine önemli katkılar yapar. Aynı zamanda yayıncı olarak da Yeraltı edebiyatı türünden eserlerin basılmasını sağlayan Öktem’in edebi üretimleri ise tam olarak Yeraltı edebiyatı içerisinde değerlendirilemezler. Özellikle romanları; nihilist ve anarşist kimi içerik unsurları taşımalarına, kamusal alanın dışına taşan, muhalif ve protest bir üslupla kotarılmalarına, dil ve anlatım açısından kısmen argo ve küfür içermelerine rağmen daha çok Yeraltı edebiyatının kıyısında yer alan “kara anlatılardır.” Başka bir ifadeyle Yeraltı edebiyatının kimi özelliklerini barındıran Öktem’in romanları; distopya, polisiye, bilim-kurgu, fantastik, modern, psikanalitik ve postmodern gibi türlerden ve akımlardan beslenen özgün anlatılardır.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|