Osmanlı Devleti’nin toprak kaybetmeye başlaması ile birlikte devlet yönetimi ve dönemin aydınları, devleti içinde bulunduğu durumdan kurtarmak adına çeşitli arayışlara yönelirler. Çeşitli ıslahatlar yapılarak Batı ile özellikle teknik alanda yakınlaşma sağlanmaya çalışılır. Dönemin aydınları, sadece teknik alanda yapılan yenileşme hareketinin yetersiz olduğunu savunurlar. Bu bağlamda, ictimâî hayatta, özellikle kadın sahasında birtakım değişimlerin gerçekleşmesi ile devletin selamete erişeceği tartışılmaya başlanır. Böylece, özelde kadın dünyasında olmak üzere toplumsal alanda yenileşme serüveni başlar. Sosyal alanda temelleri atılmaya başlanan değişim süreci ve bu çerçevede yapılan tartışmalar ‘medeniyet’ kavramının yeniden yorumlanmasına ve tartışmaların bu kavram etrafında gerçekleşmesine neden olur. Zaman içerisinde Batılılaşma hareketinin devletin arzuladığı ideal şeklinden çıkıp bireysel yorumlarla farklı bir boyut kazanmaya başlaması dikkat çeker. Bu durum en çok İstanbul’un Şişli semtinde kendini gösterir. Şişli’de yapılan yeni binalar, ortak dünya görüşüne sahip kişilerin çeşitli eğlenceler vesilesiyle bir araya gelmelerine kapı aralar. Eğlence hayatının içinde, yaşadıkları çevre dışındaki tüm olaylara kayıtsız kalan bu insanların, zamanla memlekette yaşanan Milli Mücadele sürecine karşı duyarsızlaştıkları görülür. Tüm bu gelişmeler dönemin aydınlarını harekete geçirir. Batılılaşmayı yanlış yorumlayan kadına, doğru yolu göstermeyi hedefleyen kadın yazarlar, eserlerinde bu kadın tiplerini sert bir dille eleştirirler. Osmanlı’da medeniyet kelimesinin mahiyetinin ele alındığı bu çalışmada, Batı’daki medeniyet algısının Osmanlı’da ‘Batılılaşma’/‘modernleşme’ fikrine nasıl dönüştüğü incelenmektedir. Ayrıca Cumhuriyet ideolojisini kadına anlatma misyonunu üstlenen dönemin kadın yazarlarının ideal Batılılaşma karşısında Doğu medeniyetini savunanlar ile yaşadıkları çatışmalar söz konusu edilecektir.
Osmanlı Devleti’nin toprak kaybetmeye başlaması ile birlikte devlet yönetimi ve dönemin aydınları, devleti içinde bulunduğu durumdan kurtarmak adına çeşitli arayışlara yönelirler. Çeşitli ıslahatlar yapılarak Batı ile özellikle teknik alanda yakınlaşma sağlanmaya çalışılır. Dönemin aydınları, sadece teknik alanda yapılan yenileşme hareketinin yetersiz olduğunu savunurlar. Bu bağlamda, ictimâî hayatta, özellikle kadın sahasında birtakım değişimlerin gerçekleşmesi ile devletin selamete erişeceği tartışılmaya başlanır. Böylece, özelde kadın dünyasında olmak üzere toplumsal alanda yenileşme serüveni başlar. Sosyal alanda temelleri atılmaya başlanan değişim süreci ve bu çerçevede yapılan tartışmalar ‘medeniyet’ kavramının yeniden yorumlanmasına ve tartışmaların bu kavram etrafında gerçekleşmesine neden olur. Zaman içerisinde Batılılaşma hareketinin devletin arzuladığı ideal şeklinden çıkıp bireysel yorumlarla farklı bir boyut kazanmaya başlaması dikkat çeker. Bu durum en çok İstanbul’un Şişli semtinde kendini gösterir. Şişli’de yapılan yeni binalar, ortak dünya görüşüne sahip kişilerin çeşitli eğlenceler vesilesiyle bir araya gelmelerine kapı aralar. Eğlence hayatının içinde, yaşadıkları çevre dışındaki tüm olaylara kayıtsız kalan bu insanların, zamanla memlekette yaşanan Milli Mücadele sürecine karşı duyarsızlaştıkları görülür. Tüm bu gelişmeler dönemin aydınlarını harekete geçirir. Batılılaşmayı yanlış yorumlayan kadına, doğru yolu göstermeyi hedefleyen kadın yazarlar, eserlerinde bu kadın tiplerini sert bir dille eleştirirler. Osmanlı’da medeniyet kelimesinin mahiyetinin ele alındığı bu çalışmada, Batı’daki medeniyet algısının Osmanlı’da ‘Batılılaşma’/‘modernleşme’ fikrine nasıl dönüştüğü incelenmektedir. Ayrıca Cumhuriyet ideolojisini kadına anlatma misyonunu üstlenen dönemin kadın yazarlarının ideal Batılılaşma karşısında Doğu medeniyetini savunanlar ile yaşadıkları çatışmalar söz konusu edilecektir.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|