Milli Mücadele sonrası Lozan Antlaşmasını imzalayarak iç politikada çağdaşlaşma faaliyetlerine başlayan yeni Tük devleti, bu faaliyetler içinde ekonomiye büyük önem vermiş ve İzmir’de toplanan Türkiye İktisat Kongresi ile belirlenen kararlara uygun olarak bu alanda çalışmalarına başlamıştır. Ancak kongre sonrası uygulanan liberal ekonomi politikası ülkenin ihtiyaçlarına cevap vermemiş, bu sebeple genç cumhuriyet 1933’ten itibaren devletçilik uygulamalarına geçmiştir. Sanayi planları ile kalkınmada önemli yol kat eden Türkiye, II. Dünya Savaşı ile birlikte bu atılımlarına ara vermek zorunda kalmış ve dış politikada tarafsızlığını korumaya çalışırken, iktisadi politikasında ise savaş ekonomisi uygulamak zorunda kalmıştır.Günümüzde de zaman zaman tartışılan bu uygulamalardan biri Milli Korunma Kanunu’dur. Ülkeyi savaşın olumsuz etkilerinden uzak tutmak amacıyla, ekonomik hayatı zabıta tedbirleriyle düzenlemek üzerine hazırlanan bu kanun, uygulamada ihtikar (vurgunculuk) ve rüşvet gibi birtakım suistimal ve haksızlıkları beraberinde getirmiş, halkın tepkisine yol açmış, dolayısıyla istenen neticeyi vermemiştir. Bu da çıkarılan kanunların topluma yansımalarını incelemek gereğini ortaya koymuştur.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|