Haberî sıfatlar, el, parmak, yüz ve kadem gibi nasslarda geçen ancak aklî deliller nedeniyle zahirî manalarıyla; nasslar içindeki bağlamları yani siyak, sibâk ve sevk dışında, tek başına Allah’a nispet edilemeyen sıfatlardır. Âlimler arasında bu sıfatlara yönelik farklı yaklaşımlar olmuştur. Bu yaklaşımlar içinde selef’e göre, Kur’ân’da ve hadislerde geçen haberî sıfatlara iman edip, te’vîl etmeden, herhangi bir yoruma gitmemektir. Buna “tefvîz”, “bilâkeyf” veya “tevakkuf” metodu da denilmektedir. Bu sıfatların anlaşılması, teşbihten ve nassları yanlış değerlendirmekten kaçınmak açısından gereklidir. Bazı fikrî münakaşalara sebep olan bu lafızları çözüme kavuşturmak için İslam âlimleri te’vil metoduna başvurmuşlardır. Yani bu sıfatların te’vili, tenzih ve takdis ilkesinin bir gereği olarak akıl ve dilbilimsel yöntemlere başvurularak ortaya çıkmıştır. Sünnî anlayış içerisinde haberî sıfat problemi konusunu sistematik bir şekilde genişçe ele alan kelâm ve felsefe âlimi Fahreddin er-Râzî (ö.606/1210) olduğu söylenebilir. Çünkü O, konu hakkında “Esasü’t-Takdis fi İlm-i Kelâm” adında müstakil bir eser yazmıştır. Bu makalede O’nun haberî sıfat anlayışı, problemlere çözüm önerileri ve te’vil metodu incelenmektedir.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|