10. yüzyıldan itibaren tutku kelimesi Fransızca ya da İngilizcede Hz İsa’nın çektiği acılar için kullanıldı ve bu kelime ruhun hastalığı olarak değerlendirildi. Fakat günümüzde tutku kavramı değişim gösterdi. Tutku kavramı her şeyden önce klasik çağda Batı felsefesinde kendini göstermiştir, daha sonra da bu kavram psikoloji ve sosyolojide ortaya çıkmıştır. Tutku şiddetli ve sürekliliği olan duygu durumudur ve bu durum insanda psikolojik dengesizliklere de sebep olabilir. Psikoloji bilimi ise günümüzde tutku kavramını nesneye karşı yoğun, kendine özgü ve sürekli bir bağlılıkla kendini gösteren bir duygu durumu olarak ifade ediyor. Bu durum öznenin kişiliğini etkiliyor ve öznenin davranışlarının belirlenme sürecinde etkili oluyor. Öznenin bu tutkusal gelişimi tutkusal dizge üzerinde gösterilebilir. Tutkusal dizge evrelerden oluşur ve her bir evre dizge üzerinde gösterilebilir. Tutkusal dizge üzerinde bulunan bu evreler şu şekilde sıralanabilir: Tutkusal dizgenin ilk evresi düzenleyiş evresidir. İkinci evre duyarlılık evresi, üçüncü evre duygulanım evresi ve son evre ise ahlaki yönden değerlendirme evresidir. Metinlere kıyasla bu evreler değişim gösterebilir. Bazı evreler seçilebilir ya da evrelerin yerlerinde değişiklikler yapılabilir. Aşk romanları da bu evreleri içerir ve bu evreler romanın öznesinin tutkusal gelişiminin izlenmesine yardımcı olur. Halid Ziya Uşakligil’in ünlü romanı Aşk-ı Memnu da birçok tutkusal dizge içermektedir. Bu romandaki her bir tutkusal dizge evreler üzerinde incelenebilir.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|