Abstract:

Kadın ve erkek nedir? Dünya kurulalı beri özel bir tür üreme sisteminde ortaya çıkan biyolojik kategoriler olan bu iki kavram arasındaki ayrım, toplum tarafından kültürel bakımdan ayrıntılandırılır. Zira cinsellik, sadece biyolojik değildir; cinsler arası ilişkilerin yaratıldığı, örgütlendiği, ifade edildiği, yönlendirildiği, kadın ve erkek olarak bilinen toplumsal varlıkların yaratıldığı, iki cinsin ilişkilerinin, rollerinin belirlendiği toplumsal bir süreçtir. Kadın ve yazar kimliklerini içselleştiren Duygu Asena, kadının kimlik sorgulamasına sorunsal olarak yaklaşan ve bilinen paradigmaların dışında yeni yanıtlar aramaya çalışan bir sanatkardır. O, bir şey söylemeyi değil belirtmeyi hedeflediği eserlerinde kadının toplumsal statüdeki ikincil konumunu sorgulayan feminist söylemi önceler. Asena’nın eserlerinde tüm yaşamsal alanlarda erkeğin hakim ve özne olması, kadının kendilik sınırlarını belirleyen duygusal ve düşünsel engellerinin toplumsal yansımaları, bir tehdit mekanizmasına dönüşen cinselliğin durumu, ikinci sınıf olarak görülen kadın için ekonomik bağımsızlığın önemi, fiziksel ve ruhsal şiddetin boyutları metnin merkezine yerleştirilir.Yazarın 13,5 öyküden oluşan Kahramanlar Hep Erkek adlı eseri, toplumun rol kalıpları ile kuşatılan kadın ile eylemde bulunan üstün konumdaki erkek arasındaki ilişkilerin anlatımıdır. Eserde farklı meslek, eğitim ve duygu durumlarına sahip kadınlar ile onların eşi ya da sevgilisi konumundaki erkeklerin çatışmaları üzerinden kadın-erkek ilişkileri ve bu ilişkilerin etki alanı irdelenir. Yazarın tüm eserleri gibi bu öykülerin de temel etimonu kadın-erkek ilişkisi ve metalaştırılan kadının tinsel varlığının yok edilişi karşısındaki ironik başkaldırılarıdır. Bu çalışmada, asıl sorunu özgürlük olan kadın ile edebi metnin ve toplumsal yaşamın ‘kahramanı’ erkek arasındaki ilişkilerin anlatıldığı Kahramanlar Hep Erkek’deki öykülerde yazarın kadın sorununa yaklaşımı değerlendirilecektir.

Keywords: