Edebî metinlerde gözyaşı, duygusal yoğunluğu ifade etmek için sıkça başvurulan göstergelerden biri olmuştur. Klâsik edebiyatın temel felsefesini oluşturan aşk söz konusu olduğunda ilk akla gelen, âşığın döktüğü gözyaşlarıdır. Sevgiliye duyulan aşkın ve ondaki güzellik unsurlarının dile getirilmesinde, âşığın akla gelebilecek bütün ruh hâllerini, toplum içindeki konumunu, inançla ilgili telakkilerini yansıtmada gözyaşı, bütün çağrışım zenginliğiyle metinsel düzlemde boy gösterir. Âşığın en büyük sermayesi ve varlığı olan gözyaşı, âşıklığın da en büyük alametidir. Gözyaşı, sevgili için akıtılan bir gönül suyudur, onun güzellik bahçesine hayat verir. Aşkın şiddetinin ve büyüklüğünün göstergesi olan gözyaşı, damla iken yağmur olur, sele dönüşür; nehirler, denizler ve okyanuslar meydana getirir. Pişmanlığı yansıtan aynı zamanda günahlardan arınma vesilesi olan gözyaşı, âşığın rahatlamasını ve ruhunun sükûnet bulmasını sağlar. Bazen aşkın sırlarını ifşa ettiği için gözyaşına sitem edilir bazen de sevgiliye kavuşan âşık, sevinç gözyaşları döker. XVI. yüzyıl şairi Bâkî’nin şiirlerinde gözyaşı göstergesinin ele alındığı bu çalışma, giriş ve dört bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde şiir dilinde gözyaşının ifade ettiği anlamlar ve edebiyatımızda bazı şairlerin gözyaşıyla ilgili duygu ve düşünceleri üzerinde durulmuştur. Birinci bölümde Bâkî’nin şiirlerinde gözyaşı ve ağlamakla ilgili beyitler tespit edilmiş, benzetme ve mecazlardan yararlanılarak birçok kavramla ilişkilendirilen gözyaşının, yalnızca gözden dökülen tuzlu bir su olmadığı, derin anlam ve çağrışımlar ifade eden bir gösterge olarak kullanıldığı görülmüştür. Bâkî’nin şiirlerinde gözyaşı göstergesinin ilettiği mesajlar; ikinci bölümde psikolojik, üçüncü bölümde sosyal ve dördüncü bölümde dinî yönden ele alınmıştır.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|