Çin’in 1980’lerden itibaren olağanüstü büyümesi ve modernleşmesi dünya sahnesinin merkezinde yeniden ortaya çıkmasını da beraberinde getirmiştir. Son otuz yıl içinde Çin, zayıf görünüme sahip bir ülkeden ekonomik olarak küresel bir üretim merkezine, siyasal olarak da uluslararası meselelerde görüşlerine başvurulması gereken bir küresel güce dönüşmüştür. Özellikle 2013 yılında Çin devlet Başkanı Xi Jinping’in “Kuşak ve Yol Girişimi” (BRI) olarak adlandırılan projenin hayata geçirileceğini ilan etmesiyle birlikte Yeni İpek Yolu’nun yeni bir küresel düzen gerektireceği konusu gündeme gelmiştir. Yeni İpek Yolu girişiminin kapsamı ve amaçları göz önüne alındığında, Çin gelişimini ve modernleşmesini tamamlayacak, tek kutupluluktan çok kutupluluğa geçişi kolaylaştıracak, dolayısıyla bugünün hegemon gücü Amerika Birleşik Devletleri’ni dengeleyebilecek bir proje olduğu dile getirilmektedir. Şüphesiz bu da Amerika Birleşik Devletleri ile rekabetin yoğunluğunu arttıracak bir unsur olacaktır. Bu rekabetin de küresel düzeyde etkileri olacaktır.
China’s extraordinary growth and modernization since the 1980s has also led to its re-appearance in the center of the world scene. Over the past thirty years, China has become a global power from a weak-looking country to an economically global production center, a global power that needs to be applied to its views on political and international matters. Specifically in 2013, with the announcement by Chinese President Xi Jinping that the project, called the "Cush and Road Initiative" (BRI), will be implemented, the New Silk Road will require a new global order. Given the scope and objectives of the new Silk Road initiative, it is said that China will complement its development and modernization, facilitate the transition from one-polarity to multi-polarity, and thus today’s hegemon power is a project that can balance the United States. This will
Journal Type : Ulusal
Relevant Articles | Author | # |
---|
Article | Author | # |
---|