I. Dünya Savaşı’ndan Milli Mücadele’nin sonuna kadar geçen dönemi ele alan eserlerde cephe gerisi konumundaki İstanbul’da belli bir kesimin dahil olduğu ahlâki bozukluktan çeşitli boyutlarıyla söz edilir. Tanzimat ile başlayan batılılaşmanın yanlış anlaşılması neticesinde toplumda yer almaya başlayan ve özellikle savaş yıllarında sayıları artan dejenere tipler bu eserlerde karşımıza çıkarlar. Cephe gerisindeki bu bozukluğu vurgunculuk ve fuhuş kelimeleriyle özetlemek mümkündür. Yazarlar medeniyet krizinden ve krizin doğurduğu olumsuz tipleri toplumda görmekten rahatsızdırlar. Ve bu rahatsızlıklarını eserleriyle ifade ederler. Savaş, beraberinde ekonomide ve siyasette çözülmeyi getirir. Osmanlı’nın yıkılma dönemine rastlayan bu tarihlerde ekonomik, sosyal ve siyasî düzen zaten alt üst olmuş, değer yargıları zayıflamıştır. Bizim toplumumuzda savaşın yol açtığı çözülme ile batılılaşmanın yarattığı kültür çözülmesi aynı döneme rastlar. Adına savaş denilen felâketinbüyük mağdurları çocuklar ve kadınlardır. Bu yazıda ele alınan iki roman İstanbul’daki rezaleti anlatırken, özellikle bu rezalete dahil veya şahit olan kadınlar üzerinde yoğunlaşır. Bu romanlar Selahattin Enis’in Zaniyeler ve Peyami Safa’nın Sözde Kızlar adlı eserleridir. Bu yazıda bu iki romanın ana kahramanları ve kahramanların bulundukları çevreler karşılaştırılmıştır
Alan : Eğitim Bilimleri; Fen Bilimleri ve Matematik; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|