Başlangıçta pozitivist temelli ampirik ve determinist yaklaşımlar metni bir cümlenin öğeleri gibi tahlil yoluna gitseler de bu yaklaşımların doğurduğu gerek göstergebilim gerekse anlambilim gibi yöntemler, metni betimlemede bir işe yaramış ancak onu anlamada ve metindeki estetik ruhu kavramada eksik kalmışlardır. Bir yazarın kurgudaki rolünü tek bir kahramana indirgememek gerektiğini toplumsal ruha dayandıran bu ifadeler şunu anlamaktayız: Bir edebi metnin bütünüyle tahlil edilmesinde değil fakat anlaşılmasındaönemli kaynaklardan biri devrin sosyal ve siyasi şartları iken bu metnin sanat tarihi bağlamından ayrı değerlendirilmesi kuşkusuz ciddi bir körlük olacaktır. Görüldüğü gibi bu dönem, edebiyat hususiyle de edebi eleştirinin ciddi bir gelişme kaydettiği, estetik kaygılarınhassas seviyeye ulaştığı, sanatın merkeze alındığı bir dönemdir. Biz de“Edebiyat-ı Cedide”ninönemli ve yine Tanpınar’ın tabiriyle: bu neslin hem ön safta gelenlerinden hem de ömrü itibari ile neslinin sonuncusu olan Uşaklıgil’in iki hikâyesinde devrinin sanat ve edebiyat anlayışını yansıtan metafor ve imgelemlere bu çalışmamızda değineceğiz.
Field : Filoloji
Journal Type : Ulusal
Relevant Articles | Author | # |
---|
Article | Author | # |
---|