Özet:

Ortadoğu’da Osmanlı hâkimiyeti altında dört yüzyıl süren barış ve istikrar ortamı I. Dünya Savaşı ile birlikte sona ermiş ve bölge, büyük devletlerin yoğun güç mücadeleleri altında zayıf, istikrarsız ve geri kalmış bir görünüm kazanmıştır. Soğuk Savaşın sona ermesiyle bölgede yaşanan hareketlilik, Arap Baharı sürecinde dalga dalga yayılan isyanlarla yeni bir evreye girmiş ve bölgenin yeniden şekillenmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. 1990’lı yıllara kadar izlediği mesafeli politikasını terk ederek bölge ile ilişkilerini hızla geliştirmeye başlayan Türkiye, özellikle son yıllarda izlediği proaktif ve çok yönlü dış politika ile bölgede etkin bir aktör haline gelmiştir. Bölgede başlayan dönüşüm sü- recine katkı sunması Türkiye için tarihi bir sorumluluk ve aynı zamanda küresel güç dengelerindeki konumunu güçlendirecek önemli bir fırsattır. Bu nedenle dış politikamızın bölgede barış ve istikrarla birlikte kalkınma ve refahı artıracak; sadece bölgesel değil, küresel dengelerin de daha adil ve insani de- ğerler üzerinde yeniden inşasına katkı sağlayacak kapsamlı, uzun soluklu ve dengeli stratejiler çerçevesinde yürütülmesi büyük önem taşımaktadır.

Anahtar Kelimeler: