rta Asya Türk topluluklarında töreye dayalı eğitim, Karahanlılar döneminde Müslümanlığın kabulü ile kurumsallaşmaya yani okullaşma devamine girmeye başlamıştır. Bu aşamada eğitimin temel görevi bireyi öbür dünyaya hazırlanmak olarak algılanmış ve böyle de uygulanmıştır. Türk tarihinde zaman medreselerde astronomi, felsefe, matematik vs, derslere de yer verildi (Örnekler; Selçuklu döneminde Nizamiye Medreseleri, yükseliş döneminde Fatih Medreseleri'nde) görülmekle birlikte, Osmanlılar'ın ıslahat dönemine kadar bitirde Tanzimat hareketi ile birleşmek başlangıç yenileşme döneminde ise, imparatorluğun sürekli toprak kaybederek batı karşısında gerilemiş olmasının nedeni ile eğitimli henüz yetersizliğine bağlanan, onun için yeni yöntemler ve teknikleriyle öğretim yapan okullarda (usul-i cedide mektepleri) tarih, coğrafya, matematik gibi derslere, direnmelere rağmen okul programı, yer verilebilmiştir. Bu uygulama Osmanlılar'da, yeni yöntemlerle öğretim yapan okulların Maarif Vekâleti'nin bağlanması ve geleneksel yöntemlerle yalnızca dini içerikli öğretimlerinların da Efkâf'ı Şeriye Vekâleti'ne bağlanma gibi iki başlı bir neden vardı. Osmanlı tarihinde bu iki ayrı dünyaya ait uygulama ile ilgili bakanlıklar arasında sürekli tartışmaya ve zaman zamanında da birinin diğerine üstünlüğüyle sonuçlanmış çatışmalara neden oldu. Bu tatsız durum, Cumhuriyet döneminde Tevhid-i Tedrisat Milli Eğitim Bakanlığı'na her türlü eğitimin denetlenmesi ve denetlenmesi verilmesiyle sonuçlanmıştır. Ancak yine de eğitimde lâikleşme süreci, 1982 Anayasası'nın okullarda din derslerinin hepsine yurttaşlar için zorunlu hale getirmesi, İmam-Hatip okullarının sayısını ülkenin imamımızının Kur'an Kursları'nın denetlentileri Diyanet İşleri Başkanlığı'na çok katlanmak ve zaman zaman bağlanma gibi talepler eğitimde lâikleşme sürmek henüz tamamlanamadığını göstermektedir.
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|