Toplumsal cinsiyet, biyolojik cinsiyetten farklı olarak, kadınla erkeğin sosyal ve kültürel açıdan tanımlanmasını, toplumların bu iki cinsi birbirinden ayırt etme biçimini, onlara verdiği toplumsal rolleri anlatmak için kullanılan bir kavramdır. Sistem-toplum tarafından belirlenen/öğretilen/dayatılan roller kadın ve erkeklerin yaşamlarını şekillendiren ana öğeler haline gelmekte kadınlık-erkeklik kuralları dayatılmaktadır. Dayatmaların dışında düşünmek ve hareket etmek genellikle birtakım yaptırımlarla karşılık görmektedir. Hukuksal anlamda eşit olan kadın ve erkeğe bu yaptırımlar toplum tarafından uygulanmaktadır. Bu yaptırımlar sıklıkla ayıplanma, kınanma yoluyla öğretilirken bazen de alaylar, küçümsenmeler ve dışlanmalar halini almakta ve hatta şiddete maruz kalmalar haline dönüşebilmektedir. Televizyon kanallarında gündüz kuşağında yer alan evlilik programları da kadınlık-erkeklik ve evlilik kavramları üzerine kurgulanmakta ve kadının olması gereken “makbul gelin” adayı formatı kurgu üzerinden işlenmekte ve öğretilmektedir. Bu çalışma son dönemlerde Diyanet İşleri Başkanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı gibi kurumların tepkisini çeken ve hatta Meclis’te hakkında araştırma komisyonu oluşturulan bu programlardan birini örnek alarak öğretilen kadınlık-gelinlik kurgusunu incelemeyi amaçlamaktadır
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|