Vergiler, kamusal hizmetleri finanse etmek için kullanılan en önemli kamu geliridir. Vergi politikaları uygulanırken iki temel amaç dikkate alınmaktadır. Bu amaçlardan ilki, vergi kayıp ve kaçaklarının en aza indirilerek vergi tahsilatının arttırılması diğer amaç ise vergi yükünün mükellefler arasında adil dağılımının gerçekleştirilmesidir. Literatürde, elde edilen vergi gelirleri içerisinde dolaysız vergilerin payının dolaylı vergilere oranla yoğun olması vergi adaleti açısından önerilmektedir. Ancak, özellikle gelişmekte olan ülkelerde vergi tabanının ve vergi bilincinin yetersizliğinden ötürü dolaylı vergilere daha fazla ağırlık verilmektedir. 1955 yılında Nicholas Kaldor "An Expenditure Tax" isimli çalışmasında tüketimin gelirden daha uygun bir vergi matrahı olduğunu savunmuştur. Kaldor'a göre tüketim ödeme gücünü daha iyi temsil etmektedir. Ayrıca gelir vergisinin özellikle yüksek gelir dilimlerinde etkin olmayan bir artan oranlılığa sahip olduğunu belirtmiştir. Dolayısıyla vergi adaletinin gerçek anlamda sağlanabilmesi için gelir vergisine ilave olarak kişisel bir harcama vergisi önermiştir. Bu sayede bir taraftan tasarruf eden kişiler üzerinde vergi yükü hafiflerken tüketimi tercih eden üst gelir grubundaki mükelleflerin vergi yükü de artacaktır. Çalışmada, Kaldor Tipi harcama vergisi teorik olarak ele alınarak verginin, işleyişi ve uygulama yöntemleri değerlendirilecektir.
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|