Kullanım Kılavuzu
Neden sadece 3 sonuç görüntüleyebiliyorum?
Sadece üye olan kurumların ağından bağlandığınız da tüm sonuçları görüntüleyebilirsiniz. Üye olmayan kurumlar için kurum yetkililerinin başvurması durumunda 1 aylık ücretsiz deneme sürümü açmaktayız.
Benim olmayan çok sonuç geliyor?
Birçok kaynakça da atıflar "Soyad, İ" olarak gösterildiği için özellikle Soyad ve isminin baş harfi aynı olan akademisyenlerin atıfları zaman zaman karışabilmektedir. Bu sorun tüm dünyadaki atıf dizinlerinin sıkça karşılaştığı bir sorundur.
Sadece ilgili makaleme yapılan atıfları nasıl görebilirim?
Makalenizin ismini arattıktan sonra detaylar kısmına bastığınız anda seçtiğiniz makaleye yapılan atıfları görebilirsiniz.
 Görüntüleme 53
 İndirme 1
İNSAFLI BİR İHTİHSAN ELEŞTİRİSİ ÖRNEĞİ: EBÜ’L-MUZAFFER ES-SEM'ÂNÎ
2018
Dergi:  
II. Uluslararası Multidisipliner Çalışmaları Kongresi
Yazar:  
Özet:

Fıkıh usulü tarihine baktığımızda en tartışmalı hüküm çıkarma yöntemlerinden birinin istihsanın olduğunu söylenebiliriz. İstihsanın hücciyetine ilişkin daha ziyade Şâfiî usulcüler tarafından yöneltilen eleştiri oklarını, Hanefîler göğüslemek zorunda kalmışlardır. Bu metodun tanım ve keyfiyetine ilişkin örneklerin ilk zamanlarda muğlak olması, Hanefi usulcülerin eken dönemde dört başı mamur bir istihsan tanımı yapamamaları, muhaliflerle olan iletişim sorunu bu eleştirilerin sebepleri arasında sayılabilir. Ebü’l-Muzaffer Sem'ânî’ye kadar (ö. 489/1096) Hanefîler’in sıkça kullandığı bu metoda karşı yöneltilen eleştirilerin kulaktan dolma bilgi ve ön yargılarla yapıldığını söyleyebiliriz. Sem'ânî, eski bir Hanefî mezhebi mensubu olması hasebiyle Hanefîler’in kullandığı fıkıh usulü yöntemlerine de aşinaydı. Kurucu imam Muhammed b. İdrîs eş-Şâfiî’den (ö. 204/820) bu yana devam eden istihsan hakkındaki yanlış ve haksız algıyı, Şafiî arkadaşlarına Kavâtıʿu’l-edille fi’l-uṣûl adlı eserinde anlatmayı denemiştir. Müellif, istihsanın Şâfiîler’in iddia ettiği gibi hiç de “nefse ve hevaya göre hüküm kurmak” veya “herhangi bir delile dayanmadan insanın kendi reyiyle ve güzel gördüğüyle amel etmek” manasına gelmediğini; oysa Hanefîler’in istihsanı, müctehidin bir meselede o meselenin benzerlerinde verdiği hükümden vazgeçmeyi gerektiren daha güçlü bir gerekçe ile o hükmü bırakıp aksine bir hüküm vermesi olarak tanımladıklarını ifade eder. Bu nispetin doğruluğunu ve sıhhatini ispat sadedinde Hanefî usulcü Ebû Zeyd ed-Debûsî’nin (ö. 430/1039) Takvîmü’l-edille isimli eserinden uzun ve blok alıntılar yapar.

Anahtar Kelimeler:

Atıf Yapanlar
Bilgi: Bu yayına herhangi bir atıf yapılmamıştır.
Benzer Makaleler




II. Uluslararası Multidisipliner Çalışmaları Kongresi
II. Uluslararası Multidisipliner Çalışmaları Kongresi