5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 35. maddesinde “elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlama” olarak ifade edilen suça teşebbüs, kanuni tanımda yer alan tipik hareketi ve neticeli suçlarda tipik neticeyi meydana getirmeye elverişliliği şart koşmaktadır. Kanun koyucu tarafından madde hükmü lafzında açıkça vurgulanan ve teşebbüsün varlığı için olmazsa olmaz koşul kabul edilen “elverişlilik”, icra hareketi olarak nitelendirilen fail davranışları ile suçun konusu ve suçta kullanılan araçların tipik hareket ve/veya neticeyi gerçekleştirme açısından uygunluklarının değerlendirilmesini zorunlu kılar. Suçun konusu ve suçta kullanılan araçlar bakımından ortaya çıkabilecek özellik ya da olumsuzluklar, failin elverişli hareketle doğrudan doğruya suçun icrasına başlamasını, diğer bir ifadeyle, failin fiilinin iradesine uygun sonuçlanmasını engelleyebilir. Öğretide “mefruz suç”, “muhal suç” ve “elverişsiz teşebbüs” olarak da adlandırılan “işlenemez suç”, çoğunlukla elverişlilik koşulu ile bağlantılı şekilde ele alınmaktadır. Hukuki niteliği ve suç genel teorisi içerisindeki yeri tartışmalı olmakla birlikte işlenemez suç; hareketin ya da suçta kullanılan araçların elverişsiz olmasını veya suçun maddi konusunun bulunmamasını ifade etmektedir. Böylece işlenemez suç bakımından üç farklı elverişsizlik gündeme gelebilir. Bunar; harekette elverişsizlik, araçta elverişsizlik ve suçun maddi konusunda elverişsizliktir. Bu çalışmada; işlenemez suçun tanımı, hukuki niteliği, suç genel teorisi içerisindeki yeri, cezalandırılması lehine ve aleyhine ileri sürülen görüşler, türleri ve tespiti bakımından ortaya konulan öğreti ve uygulama görüşleri ele alınacaktır.
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|