Görüntüleme
145
İndirme
29
Bu araştırmada Doğu ve Batı toplumlarını, onların dinî hayatlarını Cemil Meriç’in nasıl anladığı ele alınmaya çalışılmış olup; bu iki kutup arasında kalan Türk toplumunun toplumsal dinamikler açısından nasıl bir değişim süreci içerisinde olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır. Bir toplumun dinini tanımak o topluma dair birçok sosyal gerçekliğin kavranabilmesi için fonksiyonel yararlar sağlayabilmektedir. Cemil Meriç’in bakış açısıyla Doğu toplumlarına bakıldığında: Hindu, Budist, Cainist toplumlarının tabiat öğelerine söz dinletemeyince manevi hayatlarını riyazet ve zühde yönelttikleri görülmektedir. Kadim İran toplumunda ise Zerdüştlük, Ortadoğu’da ortaya çıkan Yahudi toplumunu iyi-kötü, hayır-şer düalizmi açısından etkilemiştir. Batı Toplumlarının dinî hayatına bakıldığında Yahudi toplumsal hayatının kutsal kitap merkezli, tevhid inancına dayanan, seçilmiş kavim odaklı olduğu görülmektedir. Hıristiyan toplumlara gelindiğinde ise başlangıçta siyasetten uzak bir dinî anlayışı benimseyen Hıristiyanların, Hıristiyanlığın devlet dini olarak kabul edilmesi ile siyaseti kendi emelleri doğrultusunda pagan unsurları yok etmek için kullandıkları görülmüştür. Doğu ile Batı arasında kalan Türk toplumuna bakıldığında ise Osmanlı toplumunun İslamiyet ile kendi döneminin zirvesini temsil ettiğini, bir hamle, aksiyon ve mucize medeniyet olduğunu görmekteyiz. Zamanla her medeniyetin düşüşe geçmesi gibi Osmanlı eski gücünü kaybetmiş ve Türk toplumu Batı kaynaklı ideolojilere maruz kalmıştır. Sonuçta ise sosyolojik açıdan bunalımlar yaşayan Türk toplumu sağ-sol olmak üzere ikiye bölünmüş; Türk toplumunda bu gelişmelere bir tepki olarak yeni dinî hareketler ve cemaatler oluşmuştur.
In this study, the Eastern and Western communities were tried to deal with how Cemil Meriç understood their religious lives and how the Turkish society remaining between these two poles was in a process of change in terms of social dynamics. The recognition of the religion of a society can provide functional benefits to the understanding of many social realities of that society. From Cemil Merich’s point of view to the Eastern communities: when Hindu, Buddhist, Cainist communities are unable to listen to the elements of nature, they see their spiritual lives being directed to riyazet and zühde. In ancient Iranian society, Zerdushtism has influenced the Jewish society that emerged in the Middle East in terms of good-bad, good-bad dualism. When we look at the religious life of the Western communities, it is seen that the Jewish social life is based on the sacred book, based on the faith of the Tohid, and focused on the chosen people. When it comes to Christian societies, it has been seen that Christians, who initially adopted a religious concept far from politics, used Christianity as a state religion and the politics to destroy pagan elements according to their own emulsions. When we look at the remaining Turkish society between the East and the West, we see that the Ottoman society represents the peak of Islam and its own era, a movement, action and miraculous civilization. With time, every civilization has lost its old Ottoman power, and the Turkish society has been exposed to Western ideologies. After all, the Turkish society, which is experiencing sociological disorders, is divided into two parts: right and left; in the Turkish society, new religious movements and communities have formed as a response to these developments.
Alan : İlahiyat
Dergi Türü : Ulusal
Makale Detay 
Benzer Makaleler
PDF Görüntüle
Dergi Bilgisi
Eseri Dinleyin
Alıntı Yap
Bu Sayfayı Yazdırın
Paylaş
Mendeley
