Gelişmiş kapitalist ülkelerde sanayi sonrası toplum yapısının ortaya çıktığı süreçte, sosyal risklerin yapısı da köklü biçimde değişmeye başlamıştır. Emek piyasası ve toplumsal yapıdaki köklü değişiklikler sonucunda yoksulluk konjonktürel bir nitelikten daha çok yapısal bir hale bürünmüştür. Ayrıca son yıllarda toplumsal yapıda meydana gelen dönüşümlerin, ekonomik yapının doğurduğu riskler için bir çarpan işlevi gördüğü ya da uygulanan sosyal politikaların faydasını azaltıcı yönde etki göstermekte olduğu görülmektedir. Özellikle emek piyasası ve ekonomik yapının dışında, bireyselleşme, aile yapısının istikrarsızlaşması gibi olgularla birlikte post-modern toplum yapısının sosyal risklerin toplumdaki dağılımına olan etkisi, sosyal politika geliştirmeyi daha zor hale getirmiştir. Bu durumda sosyal risk sorunuyla başa çıkmak için yeni yapıya uygun sosyal koruma stratejileri geliştirilmesi gerektiği dile getirilmeye başlanmış olup, iş ve aile yaşamını uzlaştırıcı ve çocuklara yönelik fırsat eşitliği sağlayıcı politikalar çözüm önerileri olarak öne çıkarılmaktadır. Aynı toplumsal statüdeki bireylerin kendi aralarında evlenmesi durumu olan homogami olgusunun ortaya çıkması ise kadın istihdamını artırma stratejisinin olumlu etkisinin zayıflama potansiyeli doğurmakta ve bu yönüyle sosyal risklerin değişen doğasını ortaya koymaktadır. Bu noktada çalışmada yoksullukla mücadelede geleneksel pasif yardımların yanı sıra ortaya çıkmasını engellemeye yönelik sosyal yatırım uygulamalarının, özellikle çocuk yoksulluğunu engelleme çabalarının, günümüz ekonomik ve toplumsal yapısının gereği olarak uzun dönemde daha etkili bir sosyal koruma politikası olacağı ileri sürülmekte ve Türkçe literatürde göz ardı edilen yeni sosyal risk-sosyal koruma anlayışına uygun sosyal politikaların geliştirilmesinin bir sosyal sorumluluk gereği olduğuna dikkat çekilmektedir.
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|