İnsanlar, fiziksel mekânlar kadar kendi varlıklarını hissettikleri zihinsel ve mitsel mekâna da ihtiyaç duymuşlardır. Mit, topluma ait ortak bir duygusal ve zihinsel bir mekân ürettiği sürece iktidar ilişkilerinin de bir parçası haline dönüşür. Mitler aynı zamanda somutu aşmanın bir imkânını da kendi içlerinde barındırmaktadır. İktidarlara tarihsel meşruiyeti sağlayan, fertlere hangi hikâyenin devamı olduğu konusunda muhakeme oluşturan, mitin bu somutu aşma ve soyutlama çabasıdır. Mit, başlama, sonlanma gibi insanın iki temel korkusu ve zaman algısı içinde kendi varlığını Tanrı’nın, kralın ya da toplumun tahtının etrafında oluşturur. Şeyler, tahtı merkeze alarak dilsel dizge içinde, yeniden yerlerine yerleştirilir. Şeylerin dilsel dizge içinde yerleştirilmesi ve sınıflandırılması, iktidarın bilme ve ‘anlatım’la ilişkisinin gövdelendiği yerdir. Bu çalışmada, mit ve iktidar arasındaki ilişki, mitsel mekân ve zaman, mistik deneyim, kozmogoni ve eskatolojik mitler bağlamında değerlendirilmeye çalışılmıştır. Temel varsayım, mitin modern bilim gibi kendi içinde şeylerin doğasının ne olduğuna dair bir inanç etrafında varlıkları sınıflandırdığıdır.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|