Abstracten Geçmişte uzun süre kazuistik yöntemi (meseleci) kullanan İslâm Hukuku, bu yönteme bakılarak, aynı esneklik ve kabiliyetle modern hayatın ihtiyaçlarını karşılamaya çok da elverişli olmadığı gerekçesiyle, bazı oryantalistler tarafından eleştirilmiştir. Esasında 19. asra kadar kazuistik yöntem, sadece İslâm Hukukunun değil, aynı zamanda diğer hukuk sistemlerinin de kanunlaştırma yöntemi olmuştur. Dahası bu yöntem, hâlen Anglo-Sakson hukuk sistemi tarafından da kullanılmaktadır. Dolayısıyla kazuistik yöntemi İslâm Hukukuna özgü bir kanun yapma metodu/anlayışı olarak görmek isabetli bir yaklaşım değildir. Âyet ve hadislerin (nass) taşıdığı nitelik, kendilerinden elde edilen fıkhî hükümlerin kazuistik bir temayül göstermesine etki etmiş olmakla beraber, İslâm Hukuku, gerek kaynakları itibariyle ve gerekse sistem olarak soyut prensipler oluşturma özelliğine de sahiptir. Nitekim klasik İslâm doktrininde benzer tekil/tikel olayların hükümlerinden hareket ederek genel bir hükme (küllî kaideye) varıldığı da bir gerçektir. Hukuk tarihinde kanunlaştırma; hukukçuların ve hukuk biliminin, hukuk oluşturma mantığı ve kanun yapma tekniği bakımından geldiği seviyeye bağlı olarak önce kazuistik daha sonra kazuistik-soyut ve son olarak da soyut yöntem ile devam eden bir süreci ifade etmektedir. Fakat başvurulan bu yöntemler, birbirini tamamlayan ve hukukun daha iyi uygulanması amacı taşıyan bir nitelik arz etmektedir. İslâm hukuku açısından maksat, her devirde şeriatın hükümlerinin uygulanmasını ve çağın ihtiyaçlarına cevap verebilmesini sağlayan hukuk yöntemini temin etmek olduğundan, kanun yapma mantığı olarak kazuistik veya soyut yöntemin kullanılması bir sorun teşkil etmeyecektir.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|