Kullanım Kılavuzu
Neden sadece 3 sonuç görüntüleyebiliyorum?
Sadece üye olan kurumların ağından bağlandığınız da tüm sonuçları görüntüleyebilirsiniz. Üye olmayan kurumlar için kurum yetkililerinin başvurması durumunda 1 aylık ücretsiz deneme sürümü açmaktayız.
Benim olmayan çok sonuç geliyor?
Birçok kaynakça da atıflar "Soyad, İ" olarak gösterildiği için özellikle Soyad ve isminin baş harfi aynı olan akademisyenlerin atıfları zaman zaman karışabilmektedir. Bu sorun tüm dünyadaki atıf dizinlerinin sıkça karşılaştığı bir sorundur.
Sadece ilgili makaleme yapılan atıfları nasıl görebilirim?
Makalenizin ismini arattıktan sonra detaylar kısmına bastığınız anda seçtiğiniz makaleye yapılan atıfları görebilirsiniz.
 Görüntüleme 52
 İndirme 21
SÜNNET VE BİD’ATIN MAHİYETİNE FARKLI BİR BAKIŞ
2018
Dergi:  
Gümüşhane Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
Yazar:  
Özet:

Birbirinin zıddı olarak sünnet ve bid’at kavramlarının mahiyetleri ve kapsam alanları geçmişte olduğu gibi bu gün de önemini korumaktadır. Şâfiî gibi bazı âlimler sünnetin alanını daralttıkları için bid’atın alanını genişletmek zorunda kalmışlardır. Ancak bu durumda tüm sünnetler övülmekle beraber tüm bid’atlar yerilemeyeceği için sünnet-bid’at zıtlığı tam olarak oluşamamaktadır. Zira bid’atı geniş kapsamlı olarak tarif edenlere göre bid’at, genel anlamda bid’at-ı hasene ve bid’at-ı seyyie diye iki kısıma ayrılmaktadır. Sünnetin ise seyyiesi yoktur. Bilakis mutlak olarak hasenedir. Şâtıbî gibi bazı âlimler ise bid’atın alanını daraltmakla beraber zıddı olan sünnetin alanını yeterince genişletememişlerdir. Zira öncekilerin bid’at-ı hasene dedikleri bazı hususlar için sünnet kavramı yerine maslahat-ı mürsele gibi başka kavramlar kullanmışlardır. Bu şekilde onlara göre de birbirinin zıddı olan sünnet-bid’at kavramları arasında eskilerin tabiriyle vasıta denilen bir boşluk oluşmaktadır. Hâlbuki zıtlar, aralarında boşluk kabul etmezler. Üstelik mahiyet ve kapsam olarak sünnet ve bid’attan ayrı olarak değerlendirilmesi gereken geleneği bid’atla karıştırmışlardır. Örneğin geleneğin iki kısmından biri olan sünnet-i hasene (güzel çığır/gelenek) kapsamına giren mevlid kutlamasını bid’at olarak görmüşlerdir. Hâlbuki sünnet olarak addedilmedikçe bu tür uygulamaları Hz. Peygamber’den sonra ihdas edildiği için bid’at kategorisine sokmak doğru gözükmemektedir. Bu çalışmada her iki grubun tanımlarındaki mezkûr eksiklikler göz önünde bulundurularak ve sünnet-bid’at-gelenek üçlüsünün arasını ayıran hassas çizgilere riayet edilerek birbirinin zıddı olan sünnet ve bid’at’ın mahiyetini doğru olarak ortaya çıkarmak gayesiyle yeni tanımlar yapılmıştır. Üstelik bu kavramları tanımlamak için keşmekeş ifadeler yerine konu ile ilgili hadisler merkeze alınarak daha basit ifadeler kullanılmıştır. Böylelikle Hz. Peygamber’in hadislerinde kullanılan sünnet ve bid’at kavramlarının mahiyeti, hem sade ve anlaşılabilir bir üslupla ifade edilmeye hem de kaynaklarından uzaklaşmadan orijinal bir şekilde ortaya konulmaya çalışılmıştır. 

Anahtar Kelimeler:

Atıf Yapanlar
Bilgi: Bu yayına herhangi bir atıf yapılmamıştır.
Benzer Makaleler
Gümüşhane Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
Gümüşhane Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi