Son dönemlerde yeni bir eğilim olarak, “kapalı siteler” olgusu giderek yaygınlaşmaktadır. Çeşitli güvenlik önlemleri ile dışarıdan gelebilecek etkilere karşı yalıtılmış, orta ve üst gelir gruplarına çeşitli boş zaman olanakları sunan ve önceden tanımlanmış bir yaşam tarzı kurgusu etrafında biçimlenmiş olan konut alanları olarak tanımlanabilecek kapalı siteler, 1980’li yılların ilk yarısı ile birlikte Türk kentlerinde de gözlemlenmeye başlamış olsa da, Mersin kentinde hızlı gelişimleri son 10 yıllık bir dönem içerisinde gerçekleşmiştir. Kapalı siteler ile ilgili kuramsal tartışmalar, bu sitelerin varoluş nedenini temelde bireylerin güvenlik ihtiyacı ile ilişkilendirse de, Mersin örneğinde bu sitelerin öne çıkan niteliklerinden birisi bu sitelerin kullanıcılarına sunduğu zengin sosyal ve kültürel olanaklardır. Bu sitelerin tamamına yakınında iyi tasarlanmış yeşil alan, açık ve kapalı spor alanları, havuz, yürüyüş parkurları ve sinema salonları bulunmakta ve bu nitelikler bu sitelerin tercih edilme nedenlerini oluşturmaktadır. Ancak bu olanakların yeterince kullanıldığını söylemek olanaklı değildir. Bu çalışma, Mersin örneğinde kapalı siteler olgusunu incelemeyi, kullanılmayan geniş ortak mekanlara sahip bu kapalı siteleri hayata geçirmenin kamusal mekanlar üzerindeki etkilerini ortaya koymayı ve bu çerçevede, bu tarz bir kentsel gelişim örüntüsünün kamu yararı açısından doğru bir strateji olup olmadığı tartışmayı amaçlamaktadır.
Relevant Articles | Author | # |
---|
Article | Author | # |
---|