Eşdizimlilikler bütün dillerde tipolojik bir özellik olarak değerlendirilen, bir sözcüğün belirli bir dizgede anlamlı tekrarlarla kullanıldığı diğer sözcüklerle oluşturduğu dilsel örüntüler olarak tanımlanabilir. Bu açıdan aynı bağımlı dizinde eşdizimlilik sergileyen adların en temel ortaklığı, belirli bir anlamsal alanı paylaşmalarıdır. Bu çalışmada eşdizimsel örüntüler aracılığıyla dildeki bilişsel yapılanmaya ilişkin ne tür çıkarımlar yapılabileceği konu edilmektedir. Çalışmada Türkçede yakınanlamlı olarak değerlendirilmelerine rağmen farklı dizgesel kullanımları ve gönderimleri olan “aşk, sevgi, sevda” sözcüklerinin bağımlı dizin görünümleri, Türkçe Ulusal Derlemi 3.0 (TUD 3.0) aracılığıyla ele alınmış ve gönderimde bulundukları anlam içeriklerinin hangi bilişsel çerçevelendirmelerle dilsel düzleme yansıdığı ortaya konulmaya çalışılmıştır. İnceleme konusu sözcüklerin birbirine oldukça yakın anlamsal alanları paylaşmasına rağmen, büyük oranda farklı sözcüklerle eşdizimlilik sergilediği ve bu eşdizimsel örüntülerin anlambilimsel söylem ezgisi açısından farklı duygu değerlerine sahip olduğu, bu açıdan Türkçede aşk, sevgi ve sevdaya ilişkin kavramsallaştırmaların bilişsel açıdan farklı deneyimler sonucu tanımlandığı elde edilen önemli bulgular arasındadır.
Similarities can be defined as linguistic examples of a word, which is considered a typological feature in all languages, with other words in which a word is used with meaningful repetitions in a particular sequence. In this regard, the basic partnership of the names that show equality in the same dependent directory is the sharing of a specific meaning field. In this study, it is discussed what kinds of conclusions can be made about the cognitive formation in the language through homogeneous examples. In the study, despite being approximately evaluated in Turkish, different series uses and posts of the words "love, love, love" depending on the directory appearances, Turkish National Edition 3.0 (TUD 3. 0) Through the processed and the meaning content they are in the transmission has been tried to figure out which cognitive framework reflects the linguistic layer. Although the subjects of the review share the meaning fields quite close to each other, it is among the important findings obtained that they show homogeneity with different words and that these homogeneous patterns have different emotional values in terms of the meaningful speech, in this regard the concepts of love, love and love in Turkish are defined as a result of cognitive experiences.
Alan : Filoloji
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|